Forum Hafızoğlu
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !


E-Kitaplar- Aşagıda Yer Alan Kitap İsimlerine Tıklayarak Sitemiz Üzerinden Okuyabilirsiniz.

| kitapPeygamberimizin Hayati | kitapSevgili Peygamberim | kitapSiyer-i Nebi | kitapKütübü Sitte | kitapZulmün Tarihi | kitapAdabı Muaşeret | kitapAteizm Ve Eleştirisi|
| kitapKıymetsiz Yazılar | kitapYaşayan Hurafeler | kitapNamaz-Oruç-Haç-Zekat-Kurban... | kitapMuhtasar Osmanlı Tarihi | kitapOsmanlıca-Türkçe Sözlük | kitapİslami Sözlük|
| kitapMübârek Gün Ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Duâ Ve İbâdetler|
| kitapSahabelerin Hayatı | kitapDini Bilgiler | kitapYahudiliğin Gerçek Yüzü | kitapAile Saadeti | kitapElmalılı Tefsiri| | kitapÇocuk Eğitimi|
Sezai Karakoç şiirleri
Konuyu Değerlendir
  • 26 Oy - 2.73 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5


Konu: 723
Mesaj: 2,723
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Küçük Na't
Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli
Hafıza seni anmak ödevinde mi
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli
Sen eskimoların ısınması sevgililer mahşeri

Aklım yeni bir akıldır çiçeklerden
Mantığım mantığın üstünde yeni
İçimde Nuh'un en yeni tufanı
Dünyaya ayak basıyorum yeniden

Göz seni görmeli ağız seni söylemeli
Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli

Yüzlerce yıl geçiyor belki bir bulut geçiyor
Ben yeni doğmuş bir çocuk gibi
Herkesin konuştuğu dilden mahrum
Ama yepyeni bir dil konuşmanın sevinci

Bütün deniz kıyılarında seni anmalı
Sen buzulların erimesi eskimoların ısınması

[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
(En son düzenleme: 25-08-2008, 19:27 Toprak.) .
Konu: 723
Mesaj: 2,723
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Yollar
Ah, yollar, bu yollar!
Yalnızlıkta topluluk içindeymiş gibi, toplulukta yalnızmış gibi, sılada garip, gurbette sıladaymış gibi olanların yolları.
Erlerin, erenlerin, pirlerin yolları.
Mesnevi’nin, Manevi’nin, ilahilerin, na’tların, Mektubat’ların, Risale’lerin yolları.
Kıldan ince, kılıçtan keskin bu yollar. Bu dünyada Sırat’tan haber veren, haber olan bu yollar.
Şeytanı taşlama yolları, bu yollar.
Çöllerden geçirip Kabe’ye ulaştıran bu yollar.
Kıyametten alamet bu yollar.
Mahşere pencere bu yollar.

* * *

Yollar,
Ah bu yollar
Üveys-i Karani’nin, Cüneyd-i Bağdadi’nin, Beyazid-i Bestami’nin, Hallac-ı Mansur’un, Abdülkadir Geylani’nin, Ahmet Rufai’nin, Muyiddin-i Arabi’nin, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin, Bahaeddin Nakşibend’in, İmam-ı Rabbani’nin, Halid-i Bağdadi’nin, Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Hacı Bayram-ı Veli’nin, Akşemseddin’in, Aziz Mahmud Hüdayi’nin, bütün bu hazretlerin ve onlara bağlıların ve daha nice uluların yolları.

Bu yollar ki, gidip gidip Ana Yol’la birleşirler. Ana Yol’da toplaşırlar ve Tek Yol olurlar. O yol ki, imamların, sahabelerin, peygamberlerin ve Büyük Peygamber’in yoludur. O yol ki Kur’an Yoludur, Hakikat Yolu’dur. Hakikat uygarlığı olan İslam’ın yoludur. O yol ki, Allah Yoludur.
Her insanın mizaç damarından geçen bu yollar! Kanı süte çeviren, sütü bala döndüren, balı kevsere dönüştüren bu yollar.

Ah, bu yollar!
Aklın, mecnunluğun, meczupluğun ötesinde bu yollar.
Seher sarhoşluğu yolları.
Miraç gülleriyle donatılmış, ruhuna Sidretül Münteha kokuları sinmiş bu yollar.
Vecd yolları.
Aşk yolları.
Gözün kaymadığı bu yollar, gönlün bulanmadığı bu yollar.

Şiirin sözü, semanın raksı, orucun açlığı aştığı yollar. Sohbetin çileyle pekiştiği, ruh direncinin riyazetle sağlamlaştığı, kalbin ruhla desteklendiği, ruhun sırla aydınlandığı, gecenin gündüze döndüğü, gündüzün güneşleştiği bu yollar.

Ah, yollar, bu yollar!
Yalnızlıkta topluluk içindeymiş gibi, toplulukta yalnızmış gibi, sılada garip, gurbette sıladaymış gibi olanların yolları.
Erlerin, erenlerin, pirlerin yolları.
Mesnevi’nin, Manevi’nin, ilahilerin, na’tların, Mektubat’ların, Risale’lerin yolları.
Kıldan ince, kılıçtan keskin bu yollar. Bu dünyada Sırat’tan haber veren, haber olan bu yollar.
Şeytanı taşlama yolları, bu yollar.
Çöllerden geçirip Kabe’ye ulaştıran bu yollar.
Kıyametten alamet bu yollar.
Mahşere pencere bu yollar.

Ah, yollar, bu yollar!
Ruhun arınma yolları. Uyarış ve uyarılış, muştulanma ve muştulama yolları.
Tanık olunma ve tanık olma yolları.
Cihadın bin bir türlüsünün yolları.
Şeytana matem, nefse imtihan, gönle bayram olan bu yollar.
Gerçek kişiliğe ermek için benlik pürüzlerinin ortadan kaldırıldığı bu yollar.
İnsan için cehennemi şerha şerha yarıp cennete yol açan bu yollar.
İnkar Kızıldenizini ikiye bölüp inanç Tur-ı Sina’sına erdirecek Musa’nın Asası yollar.
Ölüyü dirilten İsa nefesi yolları.
Allah’ı gören Ulu Peygamber’in izi olan bu yollar.
Kandil kandil ışıklanan bu yollar.
Türbe türbe aydınlanan bu yollar.
Gökte uçan kuşların saf saf geçişi gibi zikir halkaları olan bu yollar.
Tanrı yolunda fikir halkaları olan bu yollar.
Dostluk ve barış, hakkı teslim yolları.
Tanrı’dan razı olma ve Tanrı razılığı yolları.
Nefsi ruha, ruhu hakikata adama ve kurban verme yolları.
Eleştiriden özeleştiriye, bunalımdan sükunete çıkma yolları.

Ah, yollar, bu yollar!
Ne kadar uzakta görünürler, ama ne kadar yakındırlar. İnsana şahdamarı kadar yakın bu yollar.
Haraplıktan sonra mamurluk, yıkılmaktan sonra yapılma, hastalıktan sonra şifaya erme, tutsaklıktan sonra kurtulma, öldükten sonra dirilme yolları.
Mutlak İrade önünde küçük iradelerin baş kesip erdiği büyük irade yolları.
Ahlakın en güzeli için örnek alma ve örnek olma yolları.
Bütün yaratıklara şefkat, merhamet ve sevgi ile bakan sultanların yolları.
Uhrevi alemin Süleyman mührünü taşıyan bu yollar. O mührü Mekke ve Medine’den alıp Kudüs’e, Şam’a, Bağdat’a, Konya’ya, Diyarbekir’e, Bursa’ya, İstanbul’a varmaya giden bu yollar.
Ahiret damgalı, kıyamet aşılı şehirler doğuran bu yollar.

Kıyılarında cennet üzümlerinin ve narlarının, Ahiret hurmalarının ağaç ağaç, dal dal sallandığı, muştu çiçeklerinin yaprak yaprak parladığı bu yollar.
Ne kadar taşlık ve sert görünürler, ama ne kadar yumuşaktırlar.
Ab-ı Hayat, Tuba ve Hızır yolları.
Her umut kesilen yerde kaybolmuşken yeniden beliren yollar.
Ayağa kalkış yolları, diriliş yolları, bu yollar.
Ah, yollar, bu yollar!



SEZAİ KARAKOÇ'UN 'MAKAMDA' ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR.

[align=center]
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
(En son düzenleme: 25-08-2008, 19:30 Toprak.) .
Konu: 723
Mesaj: 2,723
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Donuk Aşk
Yine akşam oldu,
Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine,
Uzaklık aynı gerçi,
Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi,
Yine akşam oldu orda olduğu gibi,
Görebiliyorum seni burdan da,
Aynısıydı ordayken de,
Uzaklıktan korkmuyorum belki de,
Orada da aynıydı uzaklık gerçi
Donuklaşmış oldu artık bu,
Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,
Galiba ben baştan kaybetmişim,
Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş
[/align]
[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
(En son düzenleme: 25-08-2008, 19:32 Toprak.) .
Konu: 723
Mesaj: 2,723
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Şahdamar
Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız

Bir balığın, bir siyah, bir kara balığın

İncecik kılçığı üzerine yemin edersiniz;

Smiley (14) harfi üzerine yemin edersiniz.

Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların

İyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.

İstakozların, kırmızı ve mavi istakozların

Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,

Küçük ve büyük, acılı ve acısız

Yeminler yeminler yeminler edersiniz.

Siz siz üzre yeminler edersiniz.



Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz;

Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz

İki tane elimiz var deriz;

Bin tane elimiz olsaydı

Bini birbirinin aynı olurdu deriz.

999 elimiz kağıt gibi yansın,

Bir elimiz güneş gibi dursun..

Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.



Biz inkar eder, inkarı severiz;

Bayram hediyenizi iade ederiz

Biz mahcup ve onurlu çocuklarız

Başımızı kaldırıp bir bakmayız

Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz

Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz

Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz

Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz



Toprağı zindana koyduk biz

Üzerine yedi kilit vurduk biz

Kaç gelinin alnında kaç yumurta kırdık biz

Varsın yarın takılsın benim çene kemiğim

Bir köpeğin ön dişlerine

Ve Fahriye'nin kürek kemiği tam ortasından kırılsın

Biz inkar eder, şah inkarlar severiz.



Kafamızı kaldırıp bir bakmayız

...........................................

Ruhumuzun içinde kar yağar

Anamızdan doğduğumuz geceden beri

Heybemizi emektar makinelere yükleriz

Fikirlerimizi tifil vinçlere

İri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz

Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız

Biz kirli ve temiz çamaşırları

Aynı zaman aynı minval üzere katlarız

Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız



Siz kalbe hançer gibi giren

Siz kalpten ağaç gibi çıkan

Siz bize şahdamarımızdan yakın

Siz yüzükler içindeki kan

Siz inançların sedef kabuğunu

Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran



Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz

Gün gelecek toprağın altına uzanacağız

Her gece saat beş sularında sizi

Toplardamarlarımızın içinde bekliyeceğiz


[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
(En son düzenleme: 25-08-2008, 19:36 Toprak.) .
Konu: 723
Mesaj: 2,723
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Doğum
(Leyla'nin doğumu için Mecnun'un sonradan söylediği)



I.



Çiğ düştü göklerden

Ve bir bahar günü doğdun sen



Güvercinler geçti menekşelerden

Ve bir bahar günü doğdun sen



Kendi kendine ayna olan nergislerden

Leylakların gün doğuşu ürperişinden

Zambakların kıyı kıyı bakışından

Geldin sen

Ve rüzgarlar karları süpürdüğünde

Ve insanı çıldırtan kuş sesleri işitildiğinde

Birdenbire aydınlandı annenin yüzü

Ve bir bahar günü doğdun sen



İlkin horozların gözüne göründün

Dünyaya haber verdiler ötelerden

Baban yeni dönmüştü eve ıraklardan

Birden aydınlandı annenin yüzü

Ve bir bahar günü doğdun sen



Marta bakan biliyordu geleceğini

Nisana bakan görüyordu alaca renklerini

Kızıl ve yeşil seherini

Mayısa bakan buldu seni

Ve bir bahar günü doğdun sen



Sana Leyla dedim Suna dedim şiirlerde şarkılarda

Gerçek adın bir fısıltı gibi kaldı ağızlarda dudaklarda

Çatlar yüreğim bir nar gibi o sırrı anar da

Avunurum doğumundan gelen muştulu armağanlarla

Melekler gökten geldi armağanlarla

Ve bir bahar günü doğdun sen



Bir bahar günü doğdun sen

Baharın ta kendisi oldun sen

Şimdi her baharda doğan çocuklarla

Sen en aşılmaz boya tenlerinde saçlarında

Sen görünür görünmez ufuklarda

Karlar erir erir kaçar kaçar da

Gökler yağmur biçiminde güler ağlar ağlar da

Güneş öğünerek yansır yansır da sularda

Gelirsin her baharda

Bir diriliş gibi ölü dünyaya

Ölüler gölgenden ateş ala ala

Ekilip biçilip yankı yapa yapa

Yaz sıcaklığından arta arta

Birer birer çıktılar gönlümüzün aynasına tarlasına

Ki bir bahar günü doğdun sen



Güller dönüştüler yatak çarşaflarına

Leylaklar yaklaştılar korka korka

Nergisler benliğimizin ortasından baka

Gelip fon oldular insanın

Bir kere daha

Sende yeniden yaratılışına

Bir bahar hali yaratışına



Bir bahar günü doğdun sen

Baharın ta kendisi oldun sen





II.



Sonbahar benim ölümüm kırmızı kırmızı yanışım karaağaçlarda

Senin ak doğumunu daha çok ortaya koymak için

Toplayıp gelişim güzü bütün sarılarımla loşluklarımla

Çürüyen solan evrenin karşı koyuşu

Senin baharda doğusunun anısına



Ah o ne sıtmadır güneşteki sıtma baharda

Her an senin doğumun yaşamaktan gelen

Ve güzün güneşte bir kuruyuş bir dağılma

Benim ölümümden gelen haykırış ve ağlayışlarla

Bir ömür boyu oldum salt ölüm kemiği

Parlamak için senin doğumundan gelen fosforlarla

Eve girmekte geç kalan çocuklar görecektir geceleri

Aşk baharının sessiz direnişini

yanıp duran ışıklarda



Yaz güneşi biriktirdi biriktirdi

Sonbahar yapraklarda delirdi

Kış derin çizgileriyle devrildi

Bahar gül tanklarıyla çiçek çağlayanlarıyla belirdi

Ve bir bahar günü doğdun sen

[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
(En son düzenleme: 25-08-2008, 19:37 Toprak.) .
Konu: 723
Mesaj: 2,723
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Mecnun'la aynı anda mı

Biraz önce mi biraz sonra mı

En yeşil vahalar bereketinde

Bir ışığa dönüştü Leyla Ece

Evden yükselen bir ışık sütunu

Yükselip tuttu ışık olan Mecnun'u

Gördü herkes gökte yarıştı iki ışık

Birbirine kavuştu iki ışık

[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
(En son düzenleme: 25-08-2008, 19:41 Toprak.) .
Konu: 723
Mesaj: 2,723
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Batış
Güneştir düşen turuncusunda menekşeler sunarım

Gece artık hiç dönülmeyecek yerlerdeki o sevgiliye

Çocuklara kekik toplıyan o sevgiliye

Bir kekik uzatan çocuk anne deyince

Deniz dibinden çatı çeken

Çocuk üstüne arkadaş üstüne



Güneştir düşen yeşilinde bir yüz döner

Değişmiyen o gençliğiyle sevgili

Ölümden sonraki kurtulma gibi

Döner döner de gelir karşıma

Deniz dibinden cıkan ahtapot ölüleri

Eski utanmaları çeker su yüzüne



Güneştir kırmızı ve ben en çömezi bir rengin

Altın hatıralar hükümetinin

Bitmeyen sultanı o sevgiliye adanmış

Soy utanc soy anış soy sevgi

Gel artmaz azalmaz ey sevgi


[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
(En son düzenleme: 25-08-2008, 19:43 Toprak.) .
Konu: 723
Mesaj: 2,723
Cinsiyet:
Kıdem: May 2007

Adak Işığı
Sıcak yaz göklerinde

Önde uzanan ovada

Birden bir ışık sağdan

Bir ışık soldan çıkar

Ve bunlar

Şimşek hızıyla birbirlerine ulaşırlar

Bunu halk adak için uğur sayar

Derler: Leyla ile Mecnun buluştular

Bu göz açıp kapama anında

Ne varsa dile muradında

Mutlak yerine gelir arzun

Yerde kavuşmayanlar gökte kavuşurlar

Ve bir uğurlu anda

Kavuşmak isteyenleri kavuştururlar


[Resim: lvbackni1qb7po7.gif]

Alıntı
.


Benzer Konular...
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  İbrahim Sadri ŞİİRLERİ GüLYapraK 3 2,181 29-12-2007, 15:14
Son Mesaj: GüLYapraK
  halen Sezai Karakoç :) Kayranalan 2 1,102 05-01-2007, 22:47
Son Mesaj: ahid
  dostluk şiirleri S_MecnuN 1 1,285 02-11-2006, 20:40
Son Mesaj: S_MecnuN
  Varılan Yol Şiirleri __mavi_siyah__ 2 1,194 08-10-2006, 20:49
Son Mesaj: __mavi_siyah__
  Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim nadide 2 1,140 06-10-2006, 19:27
Son Mesaj: nadide

Foruma Git:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi

Türkçe Çeviri : MyBB Türkiye
MyBB, © 2002-2025 MyBB Group.