Forum Hafızoğlu
Hoşgeldiniz
Ziyaretçi. Kayıt Ol !


E-Kitaplar- Aşagıda Yer Alan Kitap İsimlerine Tıklayarak Sitemiz Üzerinden Okuyabilirsiniz.

| kitapPeygamberimizin Hayati | kitapSevgili Peygamberim | kitapSiyer-i Nebi | kitapKütübü Sitte | kitapZulmün Tarihi | kitapAdabı Muaşeret | kitapAteizm Ve Eleştirisi|
| kitapKıymetsiz Yazılar | kitapYaşayan Hurafeler | kitapNamaz-Oruç-Haç-Zekat-Kurban... | kitapMuhtasar Osmanlı Tarihi | kitapOsmanlıca-Türkçe Sözlük | kitapİslami Sözlük|
| kitapMübârek Gün Ve Gecelerde Yapılması Tavsiye Edilen Duâ Ve İbâdetler|
| kitapSahabelerin Hayatı | kitapDini Bilgiler | kitapYahudiliğin Gerçek Yüzü | kitapAile Saadeti | kitapElmalılı Tefsiri| | kitapÇocuk Eğitimi|
Bizi bize bırakma Ya Muhammed!...
Konuyu Değerlendir
  • 19 Oy - 2.74 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5


Konu: 29
Mesaj: 38
Cinsiyet:
Kıdem: Sep 2006

{EDITOR=<pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Kainatı şereflendirilişinizin 1436 yılında size olan ihtiyacımız, size olan hasret ve özlemimiz içimizde <br>tutamayacağımız kadar büyüyüp taşmış, toplumsal ve bireysel sorunlarımız kendi boyumuzu aşmış, <br>insanlar arasındaki sevgi nehrine kan bulaşmış, doğrular ve yanlışlar ayırt edilemeyecek kadar birbirine karışmıştır. <br>Ümmet-i Muhammed seni arıyor, nerdesin ya Resulallah!... </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;"> </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Aramadık, sormadık yer bırakmadık. Gittiğimiz her yerde de sizi bulacağımız yerin kalbimiz olduğunu <br>doğruladı yeryüzündeki elçileriniz. Ümitle ve heyecanla kalbimin derinliklerine doğru inmeye ve sizi <br>aramaya başladım. Aramalar günler, aylar, yıllar sürdü belki. Meğer kalplerde ne çok köşe varmış Ey Resul!... <br>ve dünyada ne kadar şeytan ve şeytanlıklar varmış meğer! Kalbimin hangi yerine ve köşesine baksam farklı <br>bir şeytan ve şeytanlıklarla karşılaştım hep! Alaycı bir tavırla sırıtarak “Burası bizim mekan! Yanlış kişiyi <br>yanlış yerde arıyorsun” diyorlardı ağızları salya burunları sümüklü şeytanlar! Kalbimin her köşesinde bu <br>sesler yankılanıyordu. Gerçekten yanlış yere mi girdim acaba diye korku saran ruhumla dışarı attım kendimi. <br>Ama o da ne! Yanlış girdiğimi umut ettiğim kalp benimdi ve benim kalbimi şeytanlar, nemrutlar, firavunlar <br>ve ebu cehiller bir şekilde istila etmiş. Bu ne gaflet ve dalaletti benimki ya Nebi!... Kalp atışlarım o kadar <br>hızlanmış ki bedenimi terk etmek istercesine göğsümün kalkıp indiğini fark ettim. Kendimi yoklamaya başladım. <br>Bu<span style=""> </span>ben miyim acaba? Rüya görmüyorum değil mi? diye. Evet, bedenimin kaldıramayacağı kadar ağır bir yük <br>olsa da gerçekti. Bu bir rüya değildi ve yoklamaya çalıştığım beden benimdi ama kalbimi birileri benim adıma <br>sahiplenmiş ve içeri girmeme bile tahammüllerinin olmadığı şokunu yaşıyordum. Söküp atmak mümkün olmadığı <br>için tek çare temizlemek gerekiyordu sahibi olduğum kalbimi. İçimde rahmani bir ses, Muhammed’in kalbimde olduğunu, <br>yeniden girip onu bulmamı fısıldıyordu ama şeytani sesler koro halinde “Yalan… Yalan… Yalan…” diye bu sesi bastırarak <br>beni nefsani duygulara mahkum şekilde yaşamak zorunda kalmamı dayatıyorlardı adeta… dünyaya bakan kör olmuştum artık… <br>etrafımdakilerin varlığından bile habersiz ve tepkisiz oluşum fark edilmişti… ve ben arayışımı sürdürmek zorundaydım. <br>Kendimle çelişki içerisinde değil barışık bir şekilde yaşama yolunu bulmalıydım. Bu hesaplaşmayı sorunsuz yapmak için <br>kendimi dışarı attım, mevsim kış gece ayazdı… gözlerimi semaya dikmiş, uğruna kainatın yaratıldığı Fahri Kainat <br>Hz. Muhammed’i arıyordu gözlerim… gecenin sessizliğinde parlayan yıldızların arasında bana el sallayıp “Buradayım adaşım” diye <br>sesleneceği umuduyla, tatlı bir tebessümle yıldızları inceliyor,bunda değilse diğerinde heyecanıyla pür dikkat inceliyorum yüzüme <br>parlayan yıldızları. Bakmadığım yıldızların sayısı azaldıkça umutsuzluğumda artıyordu. Yıldızların tükenişiyle birlikte umut ve <br>heyecanımda tükenmişti.<span style=""> </span>Bu çelişkiler içerisinde kalp atışlarım giderek hızlanmış, duygularım karmakarışık bir şekilde hangi <br>sese kulak vereceğim konusunda kararsız ve kendime yararsız bir hal içine girmiş vücudumu ateşler sarmıştı. Belli ki duygularımla <br>savaş halindeyim ve beynimde gel gitler oluşuyor, şimşekler çakıyordu. Bedenimi saran ateş kısa sürede sırılsıklam terletmişti<br>&nbsp;bedenimi gecenin ayazında… vakit hayli geçti ve üzerimi değiştirmem gerekiyordu. </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;"> </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Eve gittiğimde herkes derin uykuda. Gecenin ve odanın sessizliğini babaannemin horultusu bozuyordu. Bu horultu sesi, <br>nefsimle muhakemeye engel olabilir endişesiyle diğer odaya geçtim. Kararlıydım çünkü içimdeki beni dışımdaki ben <br>yapmaya! Yatağa girdiğimde yine o ses! “Muhammed ‘i kalbinden başka yerde arama!” diyordu. Hışımla daldım yine <br>kalbimden içeriye. Derine daha da derinlere indim. Ben indikçe karanlık da çöküyor benimle kalbimin ücra köşelerine <br>ve şeytani seslerin tacizi fiili saldırıya dönüşüyor. Nefsi müdafaaya geçip boğazlamaya çalışıyorum onları ama ne <br>mümkün Eeeyy Nebiiii! İnsan şeytani duyguların esiri olmaya görsün bir. Boğazlamaya çalıştığım her şeytanın bedeninde <br>onlarca yeni şeytanın dirildiğini gördüm. Yakamı kurtaramıyorum bir türlü ellerinden. Önüme set olmuşlar “Biz seni kolay <br>kazanmadık ki bu kadar kolay kaybedelim!” diyorlar. Kanlar içinde yığılmış kalmıştım. Pes etmiş, teslim olmuştum irademe… <br>yorgunluk, bitkinlik, en önemlisi de kendime sahip olamamanın utancıyla sızmış kalmışım o cerahat içerisinde… gözlerimi <br>açtığımda sıcak yatakta bedenim kas katı kesilmişti. Tir tir titriyordum. Anladım ki bu titreme soğuktan değil, irademe olan <br>mağlubiyetin bedenimde oluşturduğu mahcubiyet refleksiydi! Artık benim için dönüm noktasıydı o an! Bedenimin kabul etmek <br>istemediği bir kalple sabahlayamazdım zira… kalbimi tutsak etmiş irademle büyük taarruza başlama zamanıydı. Ya ben irademe <br>yada iradem bana sahip olacaktı. Son bir dalış yaptım kalbimden içeriye. İrademin karşıma dikildiğini gördüm tüm heybetiyle… <br>bana “Bu kadar mağlubiyetten sonra tekrar döndüğüne göre çok güçlü olmalısın. Göster bakalım gücünü!” dediğinde, mütevazi <br>bir tavırla “Estağfirullah” dedim… ve o heybetli irademin çam gibi devrilip yok olduğunu gördüm Ey Resul!... ilerlemek için henüz <br>bir adım atmıştım ki, ne kadar şeytan, firavun, nemrud ve ebu cehiller varsa üzerime doğru yürüdüğünü gördüm… acaba sihirli <br>kelime bu mu dedim kendi kendime ve “Estağfirullah” dememle hışımla üzerime gelenlerin donduğunu, hareket edemediğini gördüm… <br>devam ettim ilerlemeye. İlerledikçe tekrarlıyorum estağfirullah kelimesini… sesimin gittiği yerde buharlaşıp yok oluyorlar hasımlarım. <br>Ben ilerledikçe karanlıklara gömülüyorum ama sihirli kelimeyi bulmuşken kalbimi kuşatanlardan kurtarma adına karanlığa aldırmıyorum. <br>Yiğitliğimden değil, onların yaşattığı korku karanlıktan daha büyük bir korkuydu. Ne kadar koştum ve ne kadar “Estağfirullah” çektim <br>bilmiyorum ama uzun bir aradan sonra sona yaklaştığımı fark ettim… zafer kazanmış komutan edasıyla geri dönüş yaptım. Ama bir <br>türlü çıkışı bulamıyorum bu defa… hangi tarafa doğru gitsem önüme duvarlar çıkıyor. Nefesimin yankılandığı karanlıktan korkmaya <br>başladım… acaba yine mi kaybettim? Diye. Yapabileceğim her şeyi yapmış ve yapacak bir şey kalmamıştı artık. Birden “Yetiş Ya Muhammed!” <br>sözü dudaklarımdan döküldü… çaresizlik içerisinde tekrarlayıp durdum bu imdat kelimesini… Nurundan bir kıvılcım belirdi üzerimde.<span style=""> </span><br>ortalığı öyle aydınlatmıştın ki gözlerim kamaştı ey resul! Kan ve irinle dolan kalbime o cilayı kim çekmişti öyle? Her taraf berrak, pırıl pırıl… <br>biraz önce çıkmak için imdat dilediğim bu zindan kalbim, cennet bahçesi dedikleri yere dönüşmüştü adeta! Dünyanın en mutlu insanı olmuştum… <br>Hasret ateşin bütün iliklerimi sarmıştı. Sevinç çığlıkları atıyordum… buldum sonunda seni ya Resulallah! Nur cemalini göster bana Ey Nebi! <br>Gül yüzünü göster bana ya Muhammed!<span style=""> </span>Ya Muhammed! Ya Muhammed!... </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;"> </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">Nurun gittikçe çoğalıyordu ve bana geldiğini hissediyordum. İçimde şeytan ve şeytanlıklardan eser kalmamış, yorgun ve bitkin ruhum tüy gibi <br>uçuyordu adeta. Çıkışta yüz yüze görüşebileceğimizi hissediyordum artık… “Ya Allah Ya Muhammed” dedikçe varlığını ensemde hissediyordum. <br>Hem bu nakaratları tekrarlıyor hem de görüşme noktası kalbimin dışına doğru koşmaya çalışıyordum… labirent gibi, döndüğüm her köşeyi <br>başka bir köşe izliyor. Sevinçten ayaklarım yere değmiyordu. Dışarı çıkıp, Allah Resulünün ayaklarına kapanacak, ona olan hasretimi, ona olan <br>özlemimi gidermek için çok ama çok az bir zamanın kaldığını hissediyordum artık. Sevinç gözyaşlarım geçtiğim yolları ıslatıyor, bulmuşken <br>kaybetmeye tahammülümün olmadığını arz etmek için yalvaran bir üslupla “Ya Muhammed” diye avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Ama <br>yine olmadı Ya Muhammed! Yine olmadı Allah’ın Resulü! O kadar içten hıçkırıklarla ağlamış ve bağırmışım ki annemin telaşla uyanıp beni <br>uyandırmasına vesile oldum. O gün bu gündür kalbimde beliren nurundan bir kıvılcımla avunuyor yeniden geleceğin günün hasretiyle yanıp <br>tutuşuyorum. Sadece bu günahkar kul değil sizi bekleyen… </span></pre><pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;"> </span></pre><span style="font-size: 12pt; font-family: Verdana; color: black;">İsrail zulmüne maruz kalanFilistinli, Sırpların vahşetini üzerinden atamayan Bosnalı, Rus mezaliminedirenen Çeçenistanlı, Emperyalist ABD’nin işgali altında inim inim inleyenIraklı, Afganistanlı, Somalili, dolaylı olarak tehdit edilen Suriyeli, İranlıhatta Türkiyeli din kardeşlerimiz de gelişini bekliyorlar Ya Resulallah!Ümmet-i Muhammed sizi arıyor, insanlık size muhtaç Ey Nebiii! Hiç olmazsa buKutlu Doğum Haftanızın yüzü hürmetine bizi bize bırakma Ya Muhammed! Bizi bizebırakma Ya Muhammed!<span style=""> </span>Bizi bize bırakmaYa Muhammed!...<span style=""> </span></span>EDITOR}

Alıntı
.
Konu: 257
Mesaj: 547
Cinsiyet:
Kıdem: Jul 2006

{EDITOR=<DIV>ekine sağlık kardeş</DIV>EDITOR}
Ey Nefsim! Görüyorum ki tamamen dünya ile haşır neşir oldun tamamen ona bağlandın. Ondan hiç ayrılmak istemiyorsun. Gittikçe dünya muhabbeti ve mal hırsı her yanını sarıyor. Bir gün ölüm gelip seni biriktirdiğin maldan ve sevdiğin dünyadan ve dostlarından, arkadaşlarından ayıracağını düşünemez oldun. Öfke ile kalp kirdin, bilmezmisinki bir kalp kirmak kabeyi yikmak gibidir?
bilmezmisin???

Alıntı
.


Benzer Konular...
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  BAŞÖRTÜSÜ YİNE YASAK EY Hz.MUHAMMED(S.A.V) ÜMMETİ !! bekçi 0 985 06-06-2008, 13:14
Son Mesaj: bekçi
  Bize Aşkı Öğret Allah'ım GüLYapraK 0 772 09-02-2008, 01:36
Son Mesaj: GüLYapraK
Bayrak BİZİ YOK EDECEK GERÇEKLER HAZAR 3 1,305 29-01-2008, 23:46
Son Mesaj: Berraksu
  Senİn Gİbİ Olmak Zor Geldİ Bİze Ya Rasul ! GüLYapraK 0 868 10-12-2007, 18:43
Son Mesaj: GüLYapraK
  ALLAH BİZİ BÖYLE BİR KABİR AZABINDAN KORUSUN Muhammed Liva 5 1,788 14-07-2006, 10:45
Son Mesaj: Aysema Sultan

Foruma Git:


Bu konuyu görüntüleyen kullanıcı(lar): 1 Ziyaretçi

Türkçe Çeviri : MyBB Türkiye
MyBB, © 2002-2025 MyBB Group.