![]() |
denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Yazdırılabilir Sürüm +- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm) +-- Forum: Hayatın İçinden (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=93) +--- Forum: Edebiyat (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=16) +---- Forum: Mısralara Yansıyanlar (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=15) +---- Konu: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay (/showthread.php?tid=9203) |
denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Toprak - 09-12-2007 o şarkı nasıl söylenir ki anlatacak senin yokluğunu teslimiyetin zaferi hangi bayrağa yaraşır kurur içimde bir sen sarı bir yaprak olur düşer dahil ettin işte kendini içimin uçurumlarında kaybettiklerime infaz nasıl bir mahkûma yakışmazsa deniz dalgasında öyle durulmaz… içimden hangi papatya yolundu yokluğun bir gece uykuma sokuldu zaten bu şehir de çürümeye başladı çöp toplayanlar artarmış gitgide martılar denizden çok, çöplükleri yuva etmiş kendine o şiir nasıl okunur ki atmıştı leşimi bir çöplüğe bayraklarımı yakıyorum tek tek yanık kokusu çocukluğum ömür sancıma iyi gelmişti gözlerin derin dipsiz yalnızlığımdan sorgu sual karanlığımdan çektin çıkardın kendini seni özgürleştiren beni pusulasız bırakan bir gemi yolculuğuna benzedi bu ayrılık boğmam seni içimdeki sorguya hadi uç kendi göğünde uzaklaş konuşuruz seni çöplüğümdeki martıyla zaten bu şehir de çürümeye başladı çöp toplayanlar artarmış gitgide martılar denizden çok, çöplükleri yuva etmiş kendine RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Toprak - 09-12-2007 ölülerden şarkı dinleyenin vapur öncesi baladı - ulaş nikbay Güneşin gökyüzüne attığı tokattı mavideki kızıllıklar. Sisler içinde bir gökyüzü kendisine biçilen renklerle sevişti. Saat derinlerde bir yerlerdeydi. Kent kendi tangosunda. Kadınları erkeklerle, erkekleri kadınlarla, yalnızları kendileriyle… Hep bir şeyleri birleştiren, hep bir yerlere götüren şey bizi. Anın anı olma kaygısı, tedirginliği ve böylece dolup duran boşluklarımız bizim. Bizim boşluklarımız. Yalnızlık… Çoklaşıp yoklaşmanın sığ izi, yoklaşıp çoklaşanın derin izine karışır bizim buralarda. Sahi buralar da bizim miydi? Kaldırdım başımı. Gökyüzü bana baktı sisli sisli şiirini okudu: “Bak ne iyi ettim Güneşin renklerini sildim.” Vapurum gelmedi. Saat derinlerde bir yerlerde yine. Bu elimdeki sevimsiz kitabı da kim tutuşturdu elime? “Yaşayan seslerle titreşen yüreğin Ölü adamların şarkılarını da dinlesin.” Akşam gitgide düşüyor yeryüzüne. Bu yağmur bana mı yağıyor? Şu koşanlar bana mı koşuyor? Benden mi koşuyor? Kendime baktım sisli sisli kendime okudum: “Ah gidenlerim Sevgili gidenlerim benim.” Vapurum geldi. Ey kendim! Sen de koş benden. En son vapura binensin. Birisin yani. Otur yağmuru görebileceğin bir yere. Cam kenarına. Kara kitabını açar okursun. “Yaşayan seslerle titreşen yüreğin Ölü adamların şarkılarını da dinlesin.” Saat derinlerde bir yerlerde yine. Sen de öyle. Birisin yani. RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Toprak - 09-12-2007 haklısın. zor. - ulaş nikbay “uzun süren kekemeliğime” sis kapıma dayandı. camlarda kendimi arıyorum. amansız çabam. eli boğazında bir akşam. sen bile… sen bile kırık camsın bu akşam etime saplanan. hayat bu. bir ileri iki geri. bilmeceyi kim çözmeli. sevgilim. kalbimin kıyameti. bırak kalsın bende. bırak kalsın bende. vurduğun kuşların iskeletleri. yine de hayat bu. camlarda seni arıyorum. nerdesin… RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Toprak - 09-12-2007 sığ rüyalar - ak gömlek uykusunda sığ rüyalar kapılar ah o kapılar hep kapılar şehirler dizilir set çeker gelişine dilim ah kanar dilim şiirlerime kıyıdan ellerimi daldırsam suya kopar ah elim kopar başka kıyıya şiirsin ah hoş gelenim boş gidenim ahlar içindeyim ah sensiz neyleyim RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Toprak - 09-12-2007 gülüşlerinin sonbaharında ağlardım kayıp coğrafyasında dolaşırdım şiir ülkesinin her şey bir başkaydı gözyaşlarım papatya sesim yitik bir ülkede kaybolmuştu oysa ve papatyalar akardı gözlerimden ağlardım sonbahar kirli sakallı bir ihtiyardı mevsimin sarı yeleli sırnaşık rüzgârı diş bilerdi o en güzel dünyaya tomurcuktaki yaprağa mevsimler taşırdım uzun yolculuklardan şiirimin kayıp coğrafyasından papatyalar akardı gözlerimden gülüşlerinin sonbaharında ağlardım bulutlar arardım arınacak yıldızlarımı alırlardı kaybolurdum kirliydi hep yağmurlar gülüşlerinin sonbaharı bir şemsiyeydi sığınır ağlardım RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Toprak - 09-12-2007 her martı bir uçuştur her martı bir uçuştur katlanmış denizi göğe asmaya yorulmuş ömür kanatlarının nakışıdır yolculuk engin mavinin dingin konukluğunda taşımasından mı dilimizdeki yara geçmişten sözcükleri gelecek kuyusuna nergisleri köksüz öksüz ağıttan dileğe sığınmak bilmem şiiri böyle mi tanımlasak nokta kadarız sonsuz evrende küçük ikimizi toplasak iki noktanın devamı belleğimden süzdüğüm her sözcük her martı bir uçuştur yine de beş beden büyük kanatlarla katlanmış denizi göğe asmaya RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Toprak - 09-12-2007 bu şiirler içimin müsveddeleri hangi güneşi kararttık biz hangi bataklığı kuruttuk hangi anahtar kilidi ve hangi balkon ölümü! bu şiirler içimin müsveddeleri karbon kâğıtlarıyla sendeki izdüşümleri ve imge imge ölüyorum, gör beni… bak! bu nehirlerin nereye akacağı belli çünkü bir balkon sanrısında her şey… bak! tüm alkışları size ömrümün ne güzel oynuyorsunuz içimin müsveddeleri sırılsıklam oldum daha yeni kuruyorum aşkına bir yokuştan indim bu ikinci yağmur! ayaklarım çamur içinde yine yağmurun esiriyim şiire çekiyorum içimi bu kaçıncı yağmur bu kaçıncı ıslanış! hangi merdivenleri indik biz hangi denizde boğulduk hangi anahtar ölümü ve hangi balkon kilidi! bu şiirler içimin müsveddeleri karbon kâğıtlarıyla sendeki izdüşümleri ve imge imge ölüyorum, gör beni… bak! nasıl imkânsızım yine biletsiz bir yolculukta boğuldum… bak! ne güzel boğuldum bari kuliste tanışın içimin müsveddeleri ne kadar sığdınız ne kadar taştınız hiç bilmeyeceksiniz yaz günü üşüyecek üşürken terleyeceksiniz şiire çekiyorum içimi bu kaçıncı infaz bu kaçıncı gidiş! hangi sorguları sorguladık biz hangi cevapları tükettik hangi balkon anahtarı ve hangi ölüm kilidi! içimdeki çocuk içinizdeki nehirlere işeyecek! ah! siz bilmeyeceksiniz Teoman çalacak kasetçalar: “tuttuğum balıkları denize attım” içimden bir şeyler çalınacak dinlerken ve siz hiç bilmeyeceksiniz içimdeki çocuğun sidikli düşlerini RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Toprak - 09-12-2007 yürüyüş çığlıklara ulaşır sesim boş bir sokakta yankılanıp seninle de dolaşmıştık bu sokağı bir çocuk gülüşünün masumiyetiyle hiç çekinmezdik o adımları atmaya gizil bir paylaşımdan alırdık cesaretimizi sokaklara çıkardık, sesimiz çığlıklara ulaşırdı çoğalırdık… aynı sokakta sensiz yürüdüm bu sefer öyle çok oldum ki öyle çok! bir çoğul yalnızlık yaşadım, paylaşamadım senden uzakta, okyanusta bir kara parçasıydım durmaksızın vurdu kıyılarıma hasretin bu şehir yalımda bir damla su bu şehir sensiz “ay” diye hayranlıkla izlediğimiz gecenin avuntusu cam kırığı kaldırımlar ve sokak lambaları sırdaşım dilime dolamışım umarsız küfürleri sensiz bir kenti küfre tutuyorum her seferinde yıkımlara adım atmışım her adımın karşılığını kaçamak bir bakışla alıyorum savruk adımlı çoğul yalnızlıklardan bu gök, bu gece, bu boş sokak ve bu yanılgı bana bir şeyler unutturmak istiyor çiçekler takıyor saçlarına gecenin hüznün karartılarını bana sunuyor nafile çabasında bir matem siyahı “parasız yatılı hüzünler” demişti bir şair nasıl da karşılıyor hayatı onun söyledikleri daldan düşen bir yaprağın sararacağı öyle kesin ki… daldan düşen bir yaprağım ufacık bir üflemede bir ölü gibi yatarım dar bir sokakta geçip gidersiniz yanımdan, kanıksanmıştır ölüm bir çınar tepesi düşlemiştim oysa ben faili meçhul demeyin bana, asla olmadım çığlıklara ulaştı sesim ve çoğaldım uçurum kıyısı anılardır düşen yaprağın faili iki ayrıksı dünyaydı birbirine yaslanan eski bir albümün sararmış yaprağında iki ayrıksı dünyanın fotoğrafıydı geriye kalan beyaz bir duvar ve onun kirli yüzeyi… bense başımı bir duvara yaslamışım sensiz bir kenti küfre tutuyorum neyi tanımam gerekir sevgiden başka sorumun karşılığını verin bana sabah yeli gibi okşamışım güvercin kanatlarını bir çiçeği koklamışım, güneşi içmişim ellerini tutmuşum bölüşmüşüm çığlıklardan geriye kalan çoğul yalnızlıklarımı… aydınlık ve uzun bir yoldayım işte hep gülüşünü istiyorum ışığında ömrümün ortasındayım hayat denen karmaşanın… ve tedirginim ayrılığına yüzündeki tebessümün şimdi sen bir gök çizmelisin bana sınırsıza hazır ve güneşe gebe… ve onunla atılan her adımdı yüzümdeki tebessüm rüzgârsız kalakalmış okyanusun ortasında bir tekne sonra doldurmuş yelkenliyi tüm soluğuyla daha hızlı, daha hızlıcasına ışımış gözlerinde mavinin bitmek bilmez gizemi sonra mısralar dizilmiş yeniden türkü tadında şiir tadında yaşanmış tüm özlemler oysa eskimişti yüreğimde bir şeyler tarifi zor, tarifi imkânsız yalnızlığım! tut ellerimi üşürüm yoksa sensizliğe… bilirsin sen de zaman zindanında geçenleri dipsiz bir kuyudasındır işte, hep kazanır hep sıfırsındır sen, zaman kazanır zaman kazanır… tüm bu anlamsızlığın içinde öyle zor ki şiirlerin hâlâ mavi kalmasını istemek… direnmek inadına zamanın karanlık zindanında tarifi zor, tarifi imkânsız ve seni görmek yansısında mavinin geçip gidene inadımsın benim, anlaşılmazlığım belki yanmışlığım, belki küllenmişliğim şimdi gömülmek istiyorum içime ve senin hayalinle tutuşturduğum bu ateşten bu gök mavisi geceden yeniden varolmak istiyorum haçlarına gerilmek istiyorum sensizliğin özleminle çivilenmek istiyorum çarmıhına tutkunun içimdeki kocaman boşluğa titredim şimdi tut ellerimi üşürüm yoksa sensizliğe… RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - Berraksu - 09-12-2007 “uzun süren kekemeliğime” eyvallah.... RE: denizden çok, çöplükleri - ulaş nikbay - GüLYapraK - 09-12-2007 güzeldi |