![]() |
Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Yazdırılabilir Sürüm +- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm) +-- Forum: Hayatın İçinden (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=93) +--- Forum: Edebiyat (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=16) +--- Konu: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri (/showthread.php?tid=11168) |
RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BEŞİNCİ MEVSİM
Düştü can evime dördüncü cemre Dünyayı üçüncü gözümle gördüm. Dört yüz seksen beş gün çekti bir sene On altıncı aya takvimsiz girdim. Aynalara baktım korku gösterdi Saatler her sabah kırkı gösterdi Namlular, nişanlar Türk'ü gösterdi Hayatım boyunca hedefte durdum. Gül sundum yediler, koklamadılar Armağan can verdim saklamadılar Gittim... gelir diye beklemediler Kaybolan gölgemi yollara sordum. Getirdim yanıma ay'ı bir karış Ölçtüm ki dağların boyu bir karış Şehiri bir adım, köyü bir karış Damlada denizdir en küçük derdim. Savurdum, eledim, seçtim zamanı Yaprak yaprak, tel tel açtım zamanı Haftada üç asır geçtim zamanı Nereye gittimse zamansız vardım. Yırtıldı ruhlara çizdiğim resim Yazık, kulaklara sığmadı sesim Yaşadığım şimdi beşinci mevsim Çağın çilesini sırtıma sardım RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BEREKET 'Aşk' dedin, bağrıma soktun bıçağı Akan kanım göl olmadan tükenmez Sevda kokan bu yaranın çiceği Petek petek bal olmadan tükenmez. Hasret nedir? Yarına sor, düne sor İnanmazsan dönder-aktar gene sor Sensiz geçen geceleri bana sor Saatleri yıl olmadan tükenmez. Görsem derim biçimini, rengini Kötü talih yüksek yapar engini İçimdeki bu sevginin yangını Kemiklerim kül olmadan tükenmez BİR AŞK BULSAM
Bir aşk bulsam, yağmurunda ıslansam Bir dost bulsam, irfanında beslensem Bir dağ bulsam, sinesine yaslansam Yalınızlığım bitermola, bilmem ki? RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BİRAZ DA KİTAPLAR SENİ OKUSUN
Canlı bir kitapsın, yazarı Mevlâ Açık dur, kitaplar seni okusun. Yüzünde şavklansın nazarı Mevlâ Eğilsin mehtaplar seni okusun. Kasırga ol, döne döne zikir et Her nefese on bin misli şükür et Şüphe burgacında Hakk'ı fikir et Uyansın girdaplar seni okusun. Erisin geceler gündüze gel ki Kalmasın tek engel bir düze gel ki Secdede Rabb'inle yüz yüze gel ki Minberler, mihraplar seni okusun. 'Ezel'in, 'ebed'in şifresi sende 'Menfi'nin, 'müsbet'in şifresi sende Çözülsen de olur, çözülmesen de Sorular, cevaplar seni okusun. Aşktan, estetikten, ahenkten yana Şiir, resim, müzik imrensin sana Camiler, sebiller gelsin lisana Hayırlar, sevaplar seni okusun Bedenin coğrafya, tarihtir dünün Ayrı ayrı sayfa saatin, günün Dört kapısı açık dursun gönlünün Alimler, erbaplar seni okusun. Nefret boşta kalsın, aşk ile dol da Işık, kılavuz ol gittiğin yolda Kur'an'dan feyz alan bir mektup ol da Yazdığın kitaplar seni okusun RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BİR GÜZEL ÜLKÜ Yüreklerde kök bağlayıp yaşayan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. 'Ezel'den 'Ebed'e müjde taşıyan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Yesi'deki kutsal aşkın mayası Malazgirt'te Alparslan'ın rüyası Söğüt'teki has kilimin boyası Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Yunuslayın 'Et-kemiğe bürünen' Selim ruhta Yavuz serdar görünen Şems misali cümle kirden arınan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Bedenlerde Koç Köroğlu yüreği Debreştikçe yakın eyler ırağı İman kalesinin bayrak direği Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Riya duygusuyla dolup taşmamış İlimden, irfandan uzaklaşmamış Benlik çamuruna ayak basmamış Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Dedem Korkut töresiyle töreli Edep, ahlâk, sevgi, saygı sıralı Kırk yıl önce.. aklım erdi ereli Bir güzel ülküdür günül verdiğim. Her kapıda bir hesaba girmeyen İnancından zerre taviz vermeyen Dost alnına kara leke sürmeyen Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Mazlumun yoldaşı, zalimin hasmı Kendine put yapmaz heykeli, resmi Hak'tır, adalettir, rahmettir ismi Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Bu ülkü candadır, sokakta yatmaz Güneştir.. bir doğdu, bir daha batmaz Menfaat uğruna kimseyi satmaz Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Şiddeti, kavgası, kanı olmayan İçinde öfkesi, kini olmayan Sonsuza uzanan, sonu olmayan Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Bedir’den Bizans’a akıp gelen o Küfür setlerini yıkıp gelen o İlâhî kaynaktan çıkıp gelen o Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Sinan'da estetik, Itrî'de ahenk Sebillerde hayat, kubbelerde renk Mevlânâ'da ilim, Barbaros'ta cenk Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Nizâm-ı Âlem'dir, Hakk'ın sözü bu Söylediğim cümle.. sözün özü bu Tek damlada umman eyler bizi bu Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Ülkü demek makam, mevki, taç değil, Ülkü demek totem, sembol, haç değil Kul icadı kof ilkeler hiç değil, Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Taze filiz vermiş Edebali’yle Çiçeklenmiş Hacı Bayram Veli’yle Ulubatlı Hasan’daki hâliyle Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Şehitlerin kanlarıyla ıslanan Destan olup Mavera’dan seslenen Atıf'larla Said'lerle beslenen Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Türk'e ihsan olmuş “Kavm-i Necip”lik Boş hayâldir bu şerefe rakiplik Hayatlar gergeftir, ameller iplik Bir güzel ülküdür gönül verdiğim. Ne yazdımsa inanç, ahlâk, örf ile Postaladım gönül denen zarf ile Anlatılmaz yirmi dokuz harf ile, Bir güzel ülküdür gönül verdiğim RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BİTMEZ BİR GARİP HİKAYE Otuz yaz, otuz kış aynı durakta Bekle babam bekle can mı dayanır. Kara yalanları beyaz kundakta Sakla babam sakla can mı dayanır. Her yanımız gurbet...hani ya sıla Ömür bitmez çile, ölüm fasıla Günleri aylara, ayları yıla Ekle babam ekle can mı dayanır. Çare say,çanak tut çağ zilletine Sarmaz mı umutlar sarpa, çetine Katır tırnağını gül niyetine Kokla babam kokla can mı dayanır. Nimetler kurnaza, Ülkü mazluma Cehennem ettiler mülkü mazluma Aldatıp, her çeşit mülkü mazluma Yükle babam yükle can mı dayanır. Bedavacı çomak soksun dâvâna Arı çıksın, sinek girsin kovana Giden kussun, gelen kussun divana Pakla babam pakla can mı dayanır RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BİR YERDEN HER YERE MEKTUP
Sormayınız,görmeyiniz canlarım Hakkınızı yiyip yutan burada Dinlisini,dinsizini dinlerim Besmele'ye yalan katan burada. Sofralara viski havyar dizilir Fiatınız peçeteye yazılır Sırtınızdan günde dört post yüzülür Sizi soyup,sizi satan burada Simsar siyasetçi,doktor,avukat İnsan avlıyorlar her gün her saat Hızlı köşe dönmek en üstün sanat Kan gölünde balık tutan burada. Ortada kol gezerken kıtlıklar,yoklar Burda betonlarla delinir gökler Kontlar,şansölyeler,baronlar,dükler Kirli yağan,eğri biten burada. Yürekler acısı bir garip âlem Rüşvetsiz imzaya yanaşmaz kalem Pop müzik,şampanya.marlboro,salem Gece gündüz keyif çatan burada Kız,kadın pazarı sokağı,yurdu Homoseksüeller çığlaşan ordu Ne ahlâk kaygusu ne namus derdi Hızlı doğan, erken öten burada. Yazık..siz beğenir,siz seçersiniz En çürük köprüden siz geçersiniz Bilirim her zaman çarnaçarsınız Kör-kütük,zil-zurna yatan burada. Hâl gidiş bu minval, bu vaziyette Sabun işkencede,su eziyette Rağbet ne ilimde ne meziyette Aydınlığa çamur atan burada Doğan bebek dost yemeye zorlanır Düşündükçe içim dışım korlanır Evlat seyiplenir ana horlanır Ana vatan, yavru vatan burada RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BİZE GÖRE Beşyüz itten kaçan kurda Kurt diyenler halt eylemiş. Şehit verilmeyen yurda Yurt diyenler halteylemiş. Birlik ister bizden olan Kör olsun milleti bölen Siyasette yalan-dolan Şart diyenler halteylemiş. Yazıklar olsun ismine Gider yan verir hasmına Vatandaşın bir kısmına Kürt diyenler halteylemiş. Ülkü bizim baş tacımız; Şeker, bal olur acımız. Çilemizdir ilacımız Dert diyenler halteylemiş. Hamdolsun alnımız aktır; Zalimden korkumuz yoktur Hakikatin yönü tektir Dört diyenler halteylemiş Danışsınlar canlarına Kalmayacak yanlarına Marksizmin hayranlarına Mert diyenler halteylemiş. Rahmet yağar ilik ilik Aşk suyunu içer çelik Ön niyettir ülkücülük Art diyenler halteylemiş -------------------------------------------------------------------------------- BİZİMKİLER
Üç cins at, üç cins tosun salsak yukarı kata Üç gün sonra üç katır, üç sağmal inek çıkar. Zamanda mı, yerde mi, yoksa bizde mi hata? Yapıp uçurduğumuz kartallar sinek çıkar RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BU ÇAĞRI SANADIR Bir damla SU gönder bana Eğer gönderebilirsen Ana sütü gibi tertemiz olsun Bir damlası Karadeniz Bir damlası Akdeniz olsun Bir avuç TOPRAK gönder bana Edirne koksun, Ağrı koksun Her zerresi burcu burcu Türkiye koksun Anadolu’dan çağrı koksun Bir dilim EKMEK gönder bana Yiyince lezzetini hissedeyim Bereketini hissedeyim Köy köy, tarla tarla Memleketimi hissedeyim Bir demet ÇİÇEK gönder bana Renkleri; Sarı, kırmızı, beyaz ve mavi olsun Râyihâsı, estetiği semâvi olsun Bir tutam SEVDA gönder bana Veysel Garani’nin, Yunus Emre’nin Sevdasından olsun Mevlâna’nın Mevlâ’sından olsun Sevdâların hasından olsun Bir RÜYA gönder bana Yürürken, otururken Güneşi, Ayı seyredeyim Aradan kalksın tüm duvarlar Mâverâyı seyredeyim Bir damla ALIN TERİ gönder bana Yazdığın ŞİİRLERİ gönder bana Okumaya ihtiyacım var.. -------------------------------------------------------------------------------- RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BU DÜNYA HANGİMİZİN? Bırak deli Haydar-bırak be gardaş Kafayı bozmaya değmez bu dünya İster hızlı dönsün isterse yavaş Sen seni üzmeye değmez bu dünya Fani diyen varsın desin sana ne Gönül veren gitsin versin sana ne Haydut vursun hırsız yesin sana ne Gücenip kızmaya değmez bu dünya Nerde kan akıtıp kavga verenler Nerde şimdi sefasını sürenler Ne götürdü kucağına girenler Bir yırtık çizmeye değmez bu dünya Hayaller kur tespih tanesi farzet Hepsi de senindir otuz üç adet Bırak kalsın orda hiç çekme zahmet İpliğe dizmeye değmez bu dünya. Kulpu yok ki neresinden tutasın Sana göre lokma değil yutasın İçine gireni Allah kurtarsın Üstünde gezmeye değmez bu dünya. Gel gitme kal desem kalamazsın ki Ortadan böl desem bölemezsin ki Git tekrar gel desem gelemezsin ki Aldanıp azmaya değmez bu dünya Almak-satmak, tapu-senef nafile Toplayıp yığdığın servet nafile Sıla nafiledir, gurbet nafile Yağmaya tozmaya değmez bu dünya Sınırlar çizilmiş konulmuş yasak Beş para etmezdi bizler olmasak Kısmen göz yaşı kan-kısmen kir pasak Yıkayıp süzmeye değmez bu dünya Senin benim ne ki? Küçük mü dar mı? Hani kimin dostu, kimseye yâr mı? İnsan öldürmenin manası var mı? Karınca ezmeye değmez bu dünya Misafirsin, misafirlik suç değil, Bakacaksan uzaktan bak, güç değil Eti yenmez, koyun değil koç değil Derisin yüzmeye değmez bu dünya Kabuktur, manayı unutturmasın Babayı, anayı unutturmasın Boş hayal mevlâ'yı unutturmasın Tırnakla kazmaya değmez bu dünya Arkası karanlık, önü karanlık Yarını karanlık, dünü karanlık Kendine çağırır seni karanlık Bir küçük hüzmeye değmez bu dünya Cazibesi özelliği yok demem Nakış nakış güzelliği yok demem İki günde kaçar gider.. çok demem Anlayıp sezmeye değmez bu dünya Unutma ki yolcu yolunda gerek Yolcunun azığı belinde gerek İnsanlar insanlık hâlinde gerek Mest olup sızmaya değmez bu dünya Bilesin ha canım Haydar bilesin Seni bekler soğuk mezar bilesin Ebediyet ötede var bilesin Tek satır yazmaya değmez bu dünya RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 BU DÜNYA KİMİN DÜNYASI? Yol üstünde biten çalı Bu dünya kimin dünyası? Ak çiçekli ayva dalı Bu dünya kimin dünyası? Gediklerde esen poyraz, Yaprakları dalda koymaz Gözler doysa gönül doymaz Bu dünya kimin dünyası? Her gün eski her gün yeni Tükenmez gidip geleni Can evimden vurdu beni Bu dünya kimin dünyası? Kar yağar kaybolur izler Her nakış bin bir sır gizler Ufuklara dalan gözler Bu dünya kimin dünyası? Tüm nimetler talan talan.. Hızır bekler darda kalan. Varı yalan, yoğu yalan Bu dünya kimin dünyası? Toprak basar kucağına Güneş çeker sıcağına Atar derdin ocağına... Bu dünya kimin dünyası BU MEVTAYI NASIL TANIRSINIZ
Giderken alkolden girdi komaya Meyhaneyi yurt sayardı bu deyyus. Yemin eder 'pazar' derdi 'cuma'ya Ağustos'u Mart sayardı bu deyyus. 'Ben dahiyim, eşim-dengim az' derdi İnat için 'zemheri'ye 'yaz' derdi Kuşa 'kirpi', kurbağaya 'kaz' derdi Kel sıpayı kurt sayardı bu deyyus. Nasipsizdi iman, edep, ahlâktan Kin sağardı enayiden, ahmaktan Biraz daha alçak idi alçaktan Namertleri mert sayardı bu deyyus. Tam sapıktı, şer yollara sapardı Heykel diker, ilah diye tapardı Abdestsiz her yöne secde yapardı Kıblegâhı dört sayardı bu deyyus. Türklüğe düşmandı, hep kin güderdi Yahudiye yaltakçılık ederdi Hıristiyan ile yola giderdi Ermeniyi Kürt sayardı bu deyyus. Görgü şahidiyiz, yalan yok hocam Tek güzel huyunu bilen yok hocam Geberip giden var, ölen yok hocam Doğruluğu dert sayardı bu deyyus. |