![]() |
Sezai Karakoç şiirleri - Yazdırılabilir Sürüm +- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm) +-- Forum: Hayatın İçinden (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=93) +--- Forum: Edebiyat (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=16) +---- Forum: Mısralara Yansıyanlar (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=15) +---- Konu: Sezai Karakoç şiirleri (/showthread.php?tid=10512) Sayfalar:
1
2
|
RE: Sezai Karakoç şiirleri - Toprak - 25-08-2008 Küçük Na't Göz seni görmeli, ağız seni söylemeli Hafıza seni anmak ödevinde mi Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli Sen eskimoların ısınması sevgililer mahşeri Aklım yeni bir akıldır çiçeklerden Mantığım mantığın üstünde yeni İçimde Nuh'un en yeni tufanı Dünyaya ayak basıyorum yeniden Göz seni görmeli ağız seni söylemeli Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli Yüzlerce yıl geçiyor belki bir bulut geçiyor Ben yeni doğmuş bir çocuk gibi Herkesin konuştuğu dilden mahrum Ama yepyeni bir dil konuşmanın sevinci Bütün deniz kıyılarında seni anmalı Sen buzulların erimesi eskimoların ısınması RE: Sezai Karakoç şiirleri - Toprak - 25-08-2008 Yollar Ah, yollar, bu yollar! Yalnızlıkta topluluk içindeymiş gibi, toplulukta yalnızmış gibi, sılada garip, gurbette sıladaymış gibi olanların yolları. Erlerin, erenlerin, pirlerin yolları. Mesnevi’nin, Manevi’nin, ilahilerin, na’tların, Mektubat’ların, Risale’lerin yolları. Kıldan ince, kılıçtan keskin bu yollar. Bu dünyada Sırat’tan haber veren, haber olan bu yollar. Şeytanı taşlama yolları, bu yollar. Çöllerden geçirip Kabe’ye ulaştıran bu yollar. Kıyametten alamet bu yollar. Mahşere pencere bu yollar. * * * Yollar, Ah bu yollar Üveys-i Karani’nin, Cüneyd-i Bağdadi’nin, Beyazid-i Bestami’nin, Hallac-ı Mansur’un, Abdülkadir Geylani’nin, Ahmet Rufai’nin, Muyiddin-i Arabi’nin, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin, Bahaeddin Nakşibend’in, İmam-ı Rabbani’nin, Halid-i Bağdadi’nin, Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Hacı Bayram-ı Veli’nin, Akşemseddin’in, Aziz Mahmud Hüdayi’nin, bütün bu hazretlerin ve onlara bağlıların ve daha nice uluların yolları. Bu yollar ki, gidip gidip Ana Yol’la birleşirler. Ana Yol’da toplaşırlar ve Tek Yol olurlar. O yol ki, imamların, sahabelerin, peygamberlerin ve Büyük Peygamber’in yoludur. O yol ki Kur’an Yoludur, Hakikat Yolu’dur. Hakikat uygarlığı olan İslam’ın yoludur. O yol ki, Allah Yoludur. Her insanın mizaç damarından geçen bu yollar! Kanı süte çeviren, sütü bala döndüren, balı kevsere dönüştüren bu yollar. Ah, bu yollar! Aklın, mecnunluğun, meczupluğun ötesinde bu yollar. Seher sarhoşluğu yolları. Miraç gülleriyle donatılmış, ruhuna Sidretül Münteha kokuları sinmiş bu yollar. Vecd yolları. Aşk yolları. Gözün kaymadığı bu yollar, gönlün bulanmadığı bu yollar. Şiirin sözü, semanın raksı, orucun açlığı aştığı yollar. Sohbetin çileyle pekiştiği, ruh direncinin riyazetle sağlamlaştığı, kalbin ruhla desteklendiği, ruhun sırla aydınlandığı, gecenin gündüze döndüğü, gündüzün güneşleştiği bu yollar. Ah, yollar, bu yollar! Yalnızlıkta topluluk içindeymiş gibi, toplulukta yalnızmış gibi, sılada garip, gurbette sıladaymış gibi olanların yolları. Erlerin, erenlerin, pirlerin yolları. Mesnevi’nin, Manevi’nin, ilahilerin, na’tların, Mektubat’ların, Risale’lerin yolları. Kıldan ince, kılıçtan keskin bu yollar. Bu dünyada Sırat’tan haber veren, haber olan bu yollar. Şeytanı taşlama yolları, bu yollar. Çöllerden geçirip Kabe’ye ulaştıran bu yollar. Kıyametten alamet bu yollar. Mahşere pencere bu yollar. Ah, yollar, bu yollar! Ruhun arınma yolları. Uyarış ve uyarılış, muştulanma ve muştulama yolları. Tanık olunma ve tanık olma yolları. Cihadın bin bir türlüsünün yolları. Şeytana matem, nefse imtihan, gönle bayram olan bu yollar. Gerçek kişiliğe ermek için benlik pürüzlerinin ortadan kaldırıldığı bu yollar. İnsan için cehennemi şerha şerha yarıp cennete yol açan bu yollar. İnkar Kızıldenizini ikiye bölüp inanç Tur-ı Sina’sına erdirecek Musa’nın Asası yollar. Ölüyü dirilten İsa nefesi yolları. Allah’ı gören Ulu Peygamber’in izi olan bu yollar. Kandil kandil ışıklanan bu yollar. Türbe türbe aydınlanan bu yollar. Gökte uçan kuşların saf saf geçişi gibi zikir halkaları olan bu yollar. Tanrı yolunda fikir halkaları olan bu yollar. Dostluk ve barış, hakkı teslim yolları. Tanrı’dan razı olma ve Tanrı razılığı yolları. Nefsi ruha, ruhu hakikata adama ve kurban verme yolları. Eleştiriden özeleştiriye, bunalımdan sükunete çıkma yolları. Ah, yollar, bu yollar! Ne kadar uzakta görünürler, ama ne kadar yakındırlar. İnsana şahdamarı kadar yakın bu yollar. Haraplıktan sonra mamurluk, yıkılmaktan sonra yapılma, hastalıktan sonra şifaya erme, tutsaklıktan sonra kurtulma, öldükten sonra dirilme yolları. Mutlak İrade önünde küçük iradelerin baş kesip erdiği büyük irade yolları. Ahlakın en güzeli için örnek alma ve örnek olma yolları. Bütün yaratıklara şefkat, merhamet ve sevgi ile bakan sultanların yolları. Uhrevi alemin Süleyman mührünü taşıyan bu yollar. O mührü Mekke ve Medine’den alıp Kudüs’e, Şam’a, Bağdat’a, Konya’ya, Diyarbekir’e, Bursa’ya, İstanbul’a varmaya giden bu yollar. Ahiret damgalı, kıyamet aşılı şehirler doğuran bu yollar. Kıyılarında cennet üzümlerinin ve narlarının, Ahiret hurmalarının ağaç ağaç, dal dal sallandığı, muştu çiçeklerinin yaprak yaprak parladığı bu yollar. Ne kadar taşlık ve sert görünürler, ama ne kadar yumuşaktırlar. Ab-ı Hayat, Tuba ve Hızır yolları. Her umut kesilen yerde kaybolmuşken yeniden beliren yollar. Ayağa kalkış yolları, diriliş yolları, bu yollar. Ah, yollar, bu yollar! SEZAİ KARAKOÇ'UN 'MAKAMDA' ADLI KİTABINDAN ALINMIŞTIR. [align=center] RE: Sezai Karakoç şiirleri - Toprak - 25-08-2008 Donuk Aşk Yine akşam oldu, Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine, Uzaklık aynı gerçi, Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi, Yine akşam oldu orda olduğu gibi, Görebiliyorum seni burdan da, Aynısıydı ordayken de, Uzaklıktan korkmuyorum belki de, Orada da aynıydı uzaklık gerçi Donuklaşmış oldu artık bu, Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi, Galiba ben baştan kaybetmişim, Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş[/align] RE: Sezai Karakoç şiirleri - Toprak - 25-08-2008 Şahdamar Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız Bir balığın, bir siyah, bir kara balığın İncecik kılçığı üzerine yemin edersiniz; ![]() Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların İyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz. İstakozların, kırmızı ve mavi istakozların Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine, Küçük ve büyük, acılı ve acısız Yeminler yeminler yeminler edersiniz. Siz siz üzre yeminler edersiniz. Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz; Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz İki tane elimiz var deriz; Bin tane elimiz olsaydı Bini birbirinin aynı olurdu deriz. 999 elimiz kağıt gibi yansın, Bir elimiz güneş gibi dursun.. Biz elbette dudak büker, hayret ederiz. Biz inkar eder, inkarı severiz; Bayram hediyenizi iade ederiz Biz mahcup ve onurlu çocuklarız Başımızı kaldırıp bir bakmayız Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz Toprağı zindana koyduk biz Üzerine yedi kilit vurduk biz Kaç gelinin alnında kaç yumurta kırdık biz Varsın yarın takılsın benim çene kemiğim Bir köpeğin ön dişlerine Ve Fahriye'nin kürek kemiği tam ortasından kırılsın Biz inkar eder, şah inkarlar severiz. Kafamızı kaldırıp bir bakmayız ........................................... Ruhumuzun içinde kar yağar Anamızdan doğduğumuz geceden beri Heybemizi emektar makinelere yükleriz Fikirlerimizi tifil vinçlere İri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız Biz kirli ve temiz çamaşırları Aynı zaman aynı minval üzere katlarız Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız Siz kalbe hançer gibi giren Siz kalpten ağaç gibi çıkan Siz bize şahdamarımızdan yakın Siz yüzükler içindeki kan Siz inançların sedef kabuğunu Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz Gün gelecek toprağın altına uzanacağız Her gece saat beş sularında sizi Toplardamarlarımızın içinde bekliyeceğiz RE: Sezai Karakoç şiirleri - Toprak - 25-08-2008 Doğum
(Leyla'nin doğumu için Mecnun'un sonradan söylediği) I. Çiğ düştü göklerden Ve bir bahar günü doğdun sen Güvercinler geçti menekşelerden Ve bir bahar günü doğdun sen Kendi kendine ayna olan nergislerden Leylakların gün doğuşu ürperişinden Zambakların kıyı kıyı bakışından Geldin sen Ve rüzgarlar karları süpürdüğünde Ve insanı çıldırtan kuş sesleri işitildiğinde Birdenbire aydınlandı annenin yüzü Ve bir bahar günü doğdun sen İlkin horozların gözüne göründün Dünyaya haber verdiler ötelerden Baban yeni dönmüştü eve ıraklardan Birden aydınlandı annenin yüzü Ve bir bahar günü doğdun sen Marta bakan biliyordu geleceğini Nisana bakan görüyordu alaca renklerini Kızıl ve yeşil seherini Mayısa bakan buldu seni Ve bir bahar günü doğdun sen Sana Leyla dedim Suna dedim şiirlerde şarkılarda Gerçek adın bir fısıltı gibi kaldı ağızlarda dudaklarda Çatlar yüreğim bir nar gibi o sırrı anar da Avunurum doğumundan gelen muştulu armağanlarla Melekler gökten geldi armağanlarla Ve bir bahar günü doğdun sen Bir bahar günü doğdun sen Baharın ta kendisi oldun sen Şimdi her baharda doğan çocuklarla Sen en aşılmaz boya tenlerinde saçlarında Sen görünür görünmez ufuklarda Karlar erir erir kaçar kaçar da Gökler yağmur biçiminde güler ağlar ağlar da Güneş öğünerek yansır yansır da sularda Gelirsin her baharda Bir diriliş gibi ölü dünyaya Ölüler gölgenden ateş ala ala Ekilip biçilip yankı yapa yapa Yaz sıcaklığından arta arta Birer birer çıktılar gönlümüzün aynasına tarlasına Ki bir bahar günü doğdun sen Güller dönüştüler yatak çarşaflarına Leylaklar yaklaştılar korka korka Nergisler benliğimizin ortasından baka Gelip fon oldular insanın Bir kere daha Sende yeniden yaratılışına Bir bahar hali yaratışına Bir bahar günü doğdun sen Baharın ta kendisi oldun sen II. Sonbahar benim ölümüm kırmızı kırmızı yanışım karaağaçlarda Senin ak doğumunu daha çok ortaya koymak için Toplayıp gelişim güzü bütün sarılarımla loşluklarımla Çürüyen solan evrenin karşı koyuşu Senin baharda doğusunun anısına Ah o ne sıtmadır güneşteki sıtma baharda Her an senin doğumun yaşamaktan gelen Ve güzün güneşte bir kuruyuş bir dağılma Benim ölümümden gelen haykırış ve ağlayışlarla Bir ömür boyu oldum salt ölüm kemiği Parlamak için senin doğumundan gelen fosforlarla Eve girmekte geç kalan çocuklar görecektir geceleri Aşk baharının sessiz direnişini yanıp duran ışıklarda Yaz güneşi biriktirdi biriktirdi Sonbahar yapraklarda delirdi Kış derin çizgileriyle devrildi Bahar gül tanklarıyla çiçek çağlayanlarıyla belirdi Ve bir bahar günü doğdun sen RE: Sezai Karakoç şiirleri - Toprak - 25-08-2008 Mecnun'la aynı anda mı Biraz önce mi biraz sonra mı En yeşil vahalar bereketinde Bir ışığa dönüştü Leyla Ece Evden yükselen bir ışık sütunu Yükselip tuttu ışık olan Mecnun'u Gördü herkes gökte yarıştı iki ışık Birbirine kavuştu iki ışık RE: Sezai Karakoç şiirleri - Toprak - 25-08-2008 Batış Güneştir düşen turuncusunda menekşeler sunarım Gece artık hiç dönülmeyecek yerlerdeki o sevgiliye Çocuklara kekik toplıyan o sevgiliye Bir kekik uzatan çocuk anne deyince Deniz dibinden çatı çeken Çocuk üstüne arkadaş üstüne Güneştir düşen yeşilinde bir yüz döner Değişmiyen o gençliğiyle sevgili Ölümden sonraki kurtulma gibi Döner döner de gelir karşıma Deniz dibinden cıkan ahtapot ölüleri Eski utanmaları çeker su yüzüne Güneştir kırmızı ve ben en çömezi bir rengin Altın hatıralar hükümetinin Bitmeyen sultanı o sevgiliye adanmış Soy utanc soy anış soy sevgi Gel artmaz azalmaz ey sevgi RE: Sezai Karakoç şiirleri - Toprak - 25-08-2008 Adak Işığı Sıcak yaz göklerinde Önde uzanan ovada Birden bir ışık sağdan Bir ışık soldan çıkar Ve bunlar Şimşek hızıyla birbirlerine ulaşırlar Bunu halk adak için uğur sayar Derler: Leyla ile Mecnun buluştular Bu göz açıp kapama anında Ne varsa dile muradında Mutlak yerine gelir arzun Yerde kavuşmayanlar gökte kavuşurlar Ve bir uğurlu anda Kavuşmak isteyenleri kavuştururlar |