![]() |
Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Yazdırılabilir Sürüm +- Forum Hafızoğlu (https://www.hafizoglu.net/frm) +-- Forum: Hayatın İçinden (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=93) +--- Forum: Edebiyat (https://www.hafizoglu.net/frm/forumdisplay.php?fid=16) +--- Konu: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri (/showthread.php?tid=11168) |
Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü (Cela) köyünde dünyaya gelen Karakoç’un şiir merakı küçük yaşlardan gelmektedir. Şiire merakının bir sebebi de ailesinde dedesi, babası ve kardeşlerinin şair olmasıdır. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 1964 yılında ”Hasana Mektuplar" ismi altında kitap haline getirdi. 1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi ve 1981 Mart ayında emekli oldu. Şiirlerinde esas unsur olarak insanı ele alan şair, şiirleri yüzünden otuza yakın mahkemeye verildi fakat hepsinden beraat etti. 1985 yılından beri gazetecilik yapan Karakoç, bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Yayınlanmış şiir kitapları: Hasan'a Mektuplar (1965), Eli Kulakta (1969), Vur Emri (1973), Kan Yazısı (1978), Suları Islatamadım(1983), Beşinci Mevsim(1985), Dosta Doğru, Akıl Karaya Vurdu(1994), Yasaklı Rüyalar(2000), Gökçekimi(2000), Gerdanlık - I (2000), Gerdanlık - II (2002), Parmak İzi(2002). RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 ACABA
Uyuyan göllere ay ışığında Sevginin resmini çizsem kim anlar? Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında Yağmurun saçını çözsem kim anlar? Bir mekan kaplamış ne varsa nerde Kendi ötesini saklar her perde Sonsuzluğun sona erdiği yerde Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar? Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası Eklenir yarama her dost yarası Et oldum bıçakla kemik arası Cellatla ahdimi bozsam kim anlar? Doğumda yalan var, ölümde gerçek Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek Kırık gönülleri toplayıp tek tek Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar? Gün geldi zamanı gömdüm kabire Dağ oldu aklımın verdiği fire Bağlasam telaşı çelik zincire Sabrın derisini yüzsem kim anlar? İçte deprem olur dışın düğümü İhlâssız çözülmez işin düğümü Aklımdan geçeni, düşündüğümü Okusam kim dinler, yazsam kim anlar? RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 AÇIK DİLEKÇE
Görmediğim bir bambaşka durum var Sizin şehrin kızlarında savcı bey. Yaklaşanı tâ yürekten vururlar Kan kokuyor gözlerinde savcı bey. Gayeleri gönül kırmak dal gibi Bakışları çifte faul bal gibi Ülkeler fethetmiş bir kral gibi Gurur dolu pozlarında savcı bey. Kaş yaparken, göz çıkarır elleri Çok silâhtan tesirlidir dilleri Hayret ettim, bir tuhaf ki hâlleri, Poyraz eser yüzlerinde savcı bey! . Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz İlk görüşte avladılar habersiz Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz Kebap oldum közlerinde savcı bey! . Bölüştüler gönlüm ile aklımı Davacıyım, ara benim hakkımı... Bir yol göster, haksız mıyım, haklı mı? Yorulmayım izlerinde savcı bey. RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 ALIŞKANLIK
Bu kirli düzenin düzenbazları Azrail'e rüşvet vermeyi dener Ölünce dünyanın en kurnazları Torpille cennete girmeyi dener RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 ANADOLU
Seni çok sevenler(!) çok örseledi Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Açların çalıştı, tokların yedi Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Yanan hep sen oldun, yakılan sensin Ruhuna çiviler çakılan sensin Şekilden şekile sokulan sensin Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Sınırlar çizildi rüyalarına Yasaklar konuldu dualarına Hangi sesler hâkim semalarına Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Ahlat’ın, Afşin’in, Söğüt’ün mahzun Evladın, âşığın, yiğidin mahzun Tebessümün mahzun, ağıtın mahzun Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Metrûk manastırlar ihya olmakta Hüzün, camilere mahya olmakta Yadlar başımıza kâhya olmakta Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Üzerinden hak, adalet silindi Hayâ zırhı delik delik delindi Bu zelil duruma nasıl gelindi? ! . Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Dün şehit kanıyla sulanan sensin Bugün alkollere belenen sensin Düşmandan sadaka dilenen sensin Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Şehit torununa “sen sus” diyorlar “Vatan sevmek bize mahsus” diyorlar Her taraf toz-duman, kâbus diyorlar Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. Hariçten gelenler köprüyü tutmuş Dost karşı kıyıda seni unutmuş Hınzır yeller yaprakların kurutmuş Oy güzel vatanım, oy Anadolu.. “Biraz azim, biraz gayret” derim ha “Delinir karanlık, sabret” derim ha “Şanlı mazi döner elbet” derim ha Oy güzel vatanım, oy Anadolu RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 ANADOLU GEZİSİ
Ter kokuyordu Çukurova tarlaları, Irgat Türküleri duyuluyordu uzaktan; Ekin biçiyordu yalın ayaklı köy kızları Elleri kabarıyordu oraktan. Gökbelen dağlarına yağmur yağıyordu; Yetimler mahallesinde bir çocuk ağlıyordu. Kan kokuyordu doğunun çimenli yaylaları; Silah sesleri geliyordu Şırnak'tan. Oğulsuz koymuşlardı ak saçlı anaları; Tütünler tedirgin olmuştu ocaktan. Cilo dağlarında kamalaklar üşüyordu; Garipler köyünde bir gelin düşünüyordu. Yosun kokuyordu Karadeniz'in mavnaları; Oynak havalar döküyordu parmaktan. Buz gibi bir soğuk biçiyordu baharı; Dal boylu gençler gidiyordu bıçaktan. Ilgaz dağlarında kurtlar uluyordu. Bekârlar kahvesinde bir adam uyuyordu. Şehvet kokuyordu Ege'nin bereketli ovaları; Körpe bedenler soyuluyordu ahlâktan. Tedirgin etmişlerdi bizim havaları; Yadırgı sesler geliyor plâktan. Çatalkaya dağında kartallar dönüyordu; Bir nesil yaşıyor, bir tarih ölüyordu RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 ANADOLU SEVGİSİ Sen bizim dağları bilmezsin gülüm, Hele boz dumanlar çekilsin de gör. Her haftası bayram, her günü düğün, Hele yaylalara çıkılsın da gör. Bilmezsin ovalar nasıldır bizde; Kağnılar yollarda, yoncalar dizde... Saydıklarım damla değil denizde, Hele bir ekinler ekilsin de gör. Görmedin sen bizim mavi suları, Karlar eriyince kırar yuları... Köpük olur beyaz, sel olur sarı; Hele taştan taşa dökülsün de gör. Sen bizim köyleri görmedin ki hiç, Yolları toz, çamur, evleri kerpiç. O kirli kabukta, o en temiz iç; Hele bir yakından bakılsın da gör. Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı, Sevgiyi bulasın, yakına gel ki... Kalıplar gerçeği göstermez belki Gönül perdeleri sökülsün de gör ARAMIZDAKİ FARK
Sen dünden gelirsin, ben yarından gelirim Doğmadık bebekler diyarından gelirim. Sen müebbet inkârda kılmışsın kararı Ben Kalubelâ’nın ikrarından gelirim -------------------------------------------------------------------------------- RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 AŞK HİKAYESİ
Başımdan bir kova sevda döküldü Islanmadım, üşümedim, yandım oy! İplik iplik damarlarım söküldü Kurşun yemiş güvercine döndüm oy! Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana Anladım ki kendi gönlüm dar bana Alev dolu bardakları yâr bana Sunuverdi içtim içtim kandım oy! Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım Ne zamana, ne kendime alıştım Kırk senede yedi hasret bölüştüm Yedi dünya bana düştü sandım oy! Gönül şahinimi yordum gerçeğe Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe Teselliden kanat kırdım gerçeğe Tecellinin sinesine kondum oy RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 AYIP
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir, İki gözüm pınar oldu gel gayrı. Elim değse akan sular tutuşur İçim dışım yanar oldu gel gayrı. Ayların sırtında yıllar taşındı, Sanma ki garibi eller düşündü. Bebekler evlendi, yollar aşındı Kozalaklar çınar oldu gel gayrı. Hesap et, gideli sen gurbet ile Otuz ay tutuldu kolay mı dile? Hapisler, sürgünler, esirler bile Sılasına döner oldu gel gayrı. Gönlüm sende, gözüm yollarda durdu, Saat isyan etti, takvim kudurdu. Hasret hançerini bağrıma vurdu yüreciğim kanar oldu gel gayrı. Emeği boşadır yuvasız kuşun... Nerdeyse toprağa değecek başın. Beni düşünmezsen kendini düşün Herkes seni kınar oldu gel gayrı RE: Abdurrahim Karakoç'un Hayatı (1932 - ) ve Şiirleri - Toprak - 11-02-2009 AYNANIN İKİ YÜZÜ
Bir, zirvede habire şiştikçe şişene bak Bir, tabanda her adım yıkılıp düşene bak Bir, ülke yansa bile yan gelip yatanlara Bir, yangın söndürmeye çarıksız koşana bak |