10-12-2007, 09:35
Dualar insanı iyileştirir mi?
Yazıya başlık olan soru, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan’ın dünkü yazısının başlığı aslında.
İsmet Berkan yazısını, Dr. Alp Nuhoğlu'nun eşi Zeynep Tokuş’un tıbbi sebeplerle erken doğum yapmak zorunda kalması ve İhsan Kalkavan'ın ısrarıyla Amerika'da Fethullah Gülen'e yaptıkları ziyaret sırasında Gülen'in Dr. Nuhoğlu'nun yaşam savaşı veren bebeği için dua etmesinden sonra iyileştiğine dair magazin basınında yer alan tartışmalar üzerine kaleme almış.
İsmet Berkan yazısında, American Heart Journal'ın Nisan 2006 sayısında yer alan duanın etkileriyle ilgili bir araştırmanın sonuçlarına yer veriyor ve kendisi için dua edildiğini bilen hasta gruplarında diğerlerine göre daha fazla komplikasyon görüldüğünü ve duaların hastalıkları iyileştirmede bir etkisi olmadığının kanıtlandığını yazıyor.
Burada konuyu tartışmak niyetinde değilim. Onun için işin biraz kolayına kaçacağım. İsmet Berkan’ın yazı başlığını kopyaladım, ardından Google’a yapıştırdım ve bastım arama tuşuna. Karşıma 51.700 sonuç çıktı. Sonuçlara görünce içimden; “İsmet Berkan keşke yazısında, duaların işe yaramadığını gösteren elindeki tek araştırma sonucu kadar, diğer sonuçlara da yer verseydi” diye geçirdim. Şimdi burada, arama tuşuna bastıktan sonra hemen karşıma gelen sayfada yer alan birkaç araştırmayı hiç yorum katmadan olduğu gibi aktarmak istiyorum.
İşte duanın etkileri…
Newsweek'in anketine göre, ABD halkının yüzde 84'ü hastalar için dua etmenin iyileştirici etkisi olduğuna inanıyor.
Columbia Üniversitesi'nin yaptığı araştırmada üreme sorunları yaşayan kişiler için düzenli olarak dua okundu. Dua okunanlarda, döllenmenin başarı oranı yüzde 8'den yüzde 16'ya çıktı. Embriyonun sağlıklı bir şekilde büyüme şansı ise yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseldi.
Duke Üniversitesi'nde yapılan bir başka araştırmaya, anjiyo operasyonu geçiren 750 kalp hastası katıldı. Bunların bir kısmı için dua ayinleri düzenlendi. Ayin düzenlenen hastaların ameliyattan sonraki birkaç yıl içindeki ölüm oranları, dua okunmayanlara göre yüzde 30 daha az çıktı.
San Francisco Hastanesi'nde 393 kalp hastası üzerinde yapılan araştırmada, 150 hasta için düzenli olarak dua edildi. Tanımadıkları kişilerin kendilerine dua ettiği hastaların, ilaç tedavisine daha çabuk cevap verdiği ortaya çıktı.
St. Luke's Hastanesi'nde 5 din adamı hastanede tedavi gören 990 kalp hastasının, 466'sına dua okudu. Kendileri için dua okunan hastaların yüzde 11 oranında daha çabuk iyileştiği ve rahatsızlığın belirtilerinin azaldığı görüldü.
İnanmanın pozitif etkileri…
Son 30 yılını duanın insan fizyolojisi üzerindeki etkilerine adayan Harvard’lı bilim adamı Dr. Herbert Benson, duaların stresi gideren, bedeni sakinleştiren ve iyileşmeyi hızlandıran etkisi olduğuna dikkat çekiyor. İnanmanın hastalıkların yüzde 60-90’ında iyileştirici etkisi olduğunu iddia ediyor.
Dua ve maneviyatın insan sağlığı üzerindeki etkisini araştıran yaklaşık 1200 araştırmanın sonuçlarının özetlendiği “Handbook of Religion and Health” adlı kitapta: “Tüm çalışmalar, dindar insanların daha uzun ve sağlıklı yaşadığını gösteriyor. İbadetine düşkün ve düzenli olarak dua eden insanlar daha seyrek hasta oluyor. Dindar olmayan hastalar dindar olanlara göre üç kat daha uzun süre hastanede yatıyor. Herhangi bir dini aktiviteye katılmayan kalp hastalarının ameliyat sonrası ölüm riski dindar hastalara kıyasla 14 kat fazla. Düzenli olarak ibadet eden yaşlıların inme riski diğerlerinin yarısı kadar.
Dindar insanların kalp hastalığı ve kanserden ölme ihtimali yüzde 40 daha az. Dindarlar daha seyrek depresyon yaşıyor, depresyona girince de daha çabuk düzeliyorlar. Güne dua etmekle başlamak, tansiyonun düşmesine yardımcı oluyor.
Bilim adamları yaşları 25–45 arasında değişen ve kendilerini dindar kabul edip çok dua eden 155 kişiyi inceledi. Deneklerin kan basıncını 24 saati aşkın zaman diliminde ölçen bilim adamları tansiyon değerlerinin düşük” olduğu saptandı.
Bak sen şu yazılana…
Duanın olumlu etkileri konusunda İsmet Berkan’ın kafası karışık olsa da, aynı grubun yazarlarından Ayşe Özek Karasu bizim bile yazmakta tereddüt edeceğimiz bir konuyu taşımış sütununa. Hürriyet’te yer alan “Fareler Ve Mikropları Bile Duayla İyileştirmişler” başlıklı yazısında, duanın diğer canlılar üzerinde de etkili olduğu bilgisine yer vererek şunları yazmış;
“Amerika’daki Duke Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacıları bakterileri alıp okumuş üflemişler. Sonra tohumları, sonra da fareleri... Sonuç şaşırtıcı. Okunmuş üflenmiş bakterilerin daha hızlı büyüdüğü, tohumların daha çabuk filizlendiği, hasta farelerin de tez vakit şifa bulduğu hayretle tespit edilmiş. Üniversitenin yayınlarına bakınca bu canlıları kimin okuyup üflediği tam olarak anlaşılmıyor. Ancak, herhangi bir şahıs belirtilmediği için, insan tabii ki araştırmacıların bu rolü üstlendiğini düşünüyor.”
Dünyaca ünlü Türk cerrahı Dr Mehmet Öz; “Dua etmek insani iyileştirir. Ben inançlı biriyim. Her ameliyatımda mutlaka dua ederim. Bence duanın meditasyon, şifa gibi, iyileştirici özelliği var. Ameliyat sonrası hastalarıma da mutlaka dua ettiriyorum. Bunun sağlıklarına çabuk kavuşmalarında müthiş bir etkisi var” diyor.
Dua…
Peygamber Efendimize; "Tedavi için kullandığınız ilaçlar, şifa isteğiyle okunan dualar ve (düşmanlardan) korunmak için kullandığımız koruyucu şeyler hakkında ne dersiniz, bunlar Allah'ın kaderinden bir şeyi geri çevirip değiştirir mi?" diye sorulduğunda,
"Bu saydıklarınız da Allah'ın kaderindendir" buyurmuşlardır. Yani, dua, kader sistemi içinde yer alan çok önemli bir unsurdur. Dua edip umduğuna burada nail olamamak da kader programının bir parçasıdır. Dua bir ibadettir. Dünya hayatında olmasa da ahirette karşılığı muhakkak görülecektir. Nitekim Rabbimiz Kur’an’da; "Bana dua edin, size icabet edeyim” (23, 60), “Dua ettiklerinde benden kabulünü istesinler” buyuruyor (2/186).
Duaların insan üzerindeki olumlu etkisini bilmek, öğrenmek bizleri ekstra heyecanlandırmayacağı gibi, tersi bir sonuç da kafamızı karıştırmaz. Çünkü zaten o bizim hayatımızın bir parçası. Rabbimiz istiyorsa bir hikmeti vardır diye düşünürüz. Kimi zaman bu tür ibadetlerin hikmetini kavrayamamış olmaktan dolayı da tereddüde düşmeyiz.
Duaların olumlu etkisinin tespit edilemediğini öğrenmiş olması İsmet Berkan’ı neden bu kadar memnun ettiğini elbette bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki, duasız hayatın gerçekten de çok sıkıcı olacağı. Eller kalktığında dokunuyor, işitiliyor ve hissediliyor gibi olmanın heyecanını anlatmak mümkün mü?
Yazıya başlık olan soru, Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan’ın dünkü yazısının başlığı aslında.
İsmet Berkan yazısını, Dr. Alp Nuhoğlu'nun eşi Zeynep Tokuş’un tıbbi sebeplerle erken doğum yapmak zorunda kalması ve İhsan Kalkavan'ın ısrarıyla Amerika'da Fethullah Gülen'e yaptıkları ziyaret sırasında Gülen'in Dr. Nuhoğlu'nun yaşam savaşı veren bebeği için dua etmesinden sonra iyileştiğine dair magazin basınında yer alan tartışmalar üzerine kaleme almış.
İsmet Berkan yazısında, American Heart Journal'ın Nisan 2006 sayısında yer alan duanın etkileriyle ilgili bir araştırmanın sonuçlarına yer veriyor ve kendisi için dua edildiğini bilen hasta gruplarında diğerlerine göre daha fazla komplikasyon görüldüğünü ve duaların hastalıkları iyileştirmede bir etkisi olmadığının kanıtlandığını yazıyor.
Burada konuyu tartışmak niyetinde değilim. Onun için işin biraz kolayına kaçacağım. İsmet Berkan’ın yazı başlığını kopyaladım, ardından Google’a yapıştırdım ve bastım arama tuşuna. Karşıma 51.700 sonuç çıktı. Sonuçlara görünce içimden; “İsmet Berkan keşke yazısında, duaların işe yaramadığını gösteren elindeki tek araştırma sonucu kadar, diğer sonuçlara da yer verseydi” diye geçirdim. Şimdi burada, arama tuşuna bastıktan sonra hemen karşıma gelen sayfada yer alan birkaç araştırmayı hiç yorum katmadan olduğu gibi aktarmak istiyorum.
İşte duanın etkileri…
Newsweek'in anketine göre, ABD halkının yüzde 84'ü hastalar için dua etmenin iyileştirici etkisi olduğuna inanıyor.
Columbia Üniversitesi'nin yaptığı araştırmada üreme sorunları yaşayan kişiler için düzenli olarak dua okundu. Dua okunanlarda, döllenmenin başarı oranı yüzde 8'den yüzde 16'ya çıktı. Embriyonun sağlıklı bir şekilde büyüme şansı ise yüzde 25'ten yüzde 50'ye yükseldi.
Duke Üniversitesi'nde yapılan bir başka araştırmaya, anjiyo operasyonu geçiren 750 kalp hastası katıldı. Bunların bir kısmı için dua ayinleri düzenlendi. Ayin düzenlenen hastaların ameliyattan sonraki birkaç yıl içindeki ölüm oranları, dua okunmayanlara göre yüzde 30 daha az çıktı.
San Francisco Hastanesi'nde 393 kalp hastası üzerinde yapılan araştırmada, 150 hasta için düzenli olarak dua edildi. Tanımadıkları kişilerin kendilerine dua ettiği hastaların, ilaç tedavisine daha çabuk cevap verdiği ortaya çıktı.
St. Luke's Hastanesi'nde 5 din adamı hastanede tedavi gören 990 kalp hastasının, 466'sına dua okudu. Kendileri için dua okunan hastaların yüzde 11 oranında daha çabuk iyileştiği ve rahatsızlığın belirtilerinin azaldığı görüldü.
İnanmanın pozitif etkileri…
Son 30 yılını duanın insan fizyolojisi üzerindeki etkilerine adayan Harvard’lı bilim adamı Dr. Herbert Benson, duaların stresi gideren, bedeni sakinleştiren ve iyileşmeyi hızlandıran etkisi olduğuna dikkat çekiyor. İnanmanın hastalıkların yüzde 60-90’ında iyileştirici etkisi olduğunu iddia ediyor.
Dua ve maneviyatın insan sağlığı üzerindeki etkisini araştıran yaklaşık 1200 araştırmanın sonuçlarının özetlendiği “Handbook of Religion and Health” adlı kitapta: “Tüm çalışmalar, dindar insanların daha uzun ve sağlıklı yaşadığını gösteriyor. İbadetine düşkün ve düzenli olarak dua eden insanlar daha seyrek hasta oluyor. Dindar olmayan hastalar dindar olanlara göre üç kat daha uzun süre hastanede yatıyor. Herhangi bir dini aktiviteye katılmayan kalp hastalarının ameliyat sonrası ölüm riski dindar hastalara kıyasla 14 kat fazla. Düzenli olarak ibadet eden yaşlıların inme riski diğerlerinin yarısı kadar.
Dindar insanların kalp hastalığı ve kanserden ölme ihtimali yüzde 40 daha az. Dindarlar daha seyrek depresyon yaşıyor, depresyona girince de daha çabuk düzeliyorlar. Güne dua etmekle başlamak, tansiyonun düşmesine yardımcı oluyor.
Bilim adamları yaşları 25–45 arasında değişen ve kendilerini dindar kabul edip çok dua eden 155 kişiyi inceledi. Deneklerin kan basıncını 24 saati aşkın zaman diliminde ölçen bilim adamları tansiyon değerlerinin düşük” olduğu saptandı.
Bak sen şu yazılana…
Duanın olumlu etkileri konusunda İsmet Berkan’ın kafası karışık olsa da, aynı grubun yazarlarından Ayşe Özek Karasu bizim bile yazmakta tereddüt edeceğimiz bir konuyu taşımış sütununa. Hürriyet’te yer alan “Fareler Ve Mikropları Bile Duayla İyileştirmişler” başlıklı yazısında, duanın diğer canlılar üzerinde de etkili olduğu bilgisine yer vererek şunları yazmış;
“Amerika’daki Duke Üniversitesi Tıp Merkezi araştırmacıları bakterileri alıp okumuş üflemişler. Sonra tohumları, sonra da fareleri... Sonuç şaşırtıcı. Okunmuş üflenmiş bakterilerin daha hızlı büyüdüğü, tohumların daha çabuk filizlendiği, hasta farelerin de tez vakit şifa bulduğu hayretle tespit edilmiş. Üniversitenin yayınlarına bakınca bu canlıları kimin okuyup üflediği tam olarak anlaşılmıyor. Ancak, herhangi bir şahıs belirtilmediği için, insan tabii ki araştırmacıların bu rolü üstlendiğini düşünüyor.”
Dünyaca ünlü Türk cerrahı Dr Mehmet Öz; “Dua etmek insani iyileştirir. Ben inançlı biriyim. Her ameliyatımda mutlaka dua ederim. Bence duanın meditasyon, şifa gibi, iyileştirici özelliği var. Ameliyat sonrası hastalarıma da mutlaka dua ettiriyorum. Bunun sağlıklarına çabuk kavuşmalarında müthiş bir etkisi var” diyor.
Dua…
Peygamber Efendimize; "Tedavi için kullandığınız ilaçlar, şifa isteğiyle okunan dualar ve (düşmanlardan) korunmak için kullandığımız koruyucu şeyler hakkında ne dersiniz, bunlar Allah'ın kaderinden bir şeyi geri çevirip değiştirir mi?" diye sorulduğunda,
"Bu saydıklarınız da Allah'ın kaderindendir" buyurmuşlardır. Yani, dua, kader sistemi içinde yer alan çok önemli bir unsurdur. Dua edip umduğuna burada nail olamamak da kader programının bir parçasıdır. Dua bir ibadettir. Dünya hayatında olmasa da ahirette karşılığı muhakkak görülecektir. Nitekim Rabbimiz Kur’an’da; "Bana dua edin, size icabet edeyim” (23, 60), “Dua ettiklerinde benden kabulünü istesinler” buyuruyor (2/186).
Duaların insan üzerindeki olumlu etkisini bilmek, öğrenmek bizleri ekstra heyecanlandırmayacağı gibi, tersi bir sonuç da kafamızı karıştırmaz. Çünkü zaten o bizim hayatımızın bir parçası. Rabbimiz istiyorsa bir hikmeti vardır diye düşünürüz. Kimi zaman bu tür ibadetlerin hikmetini kavrayamamış olmaktan dolayı da tereddüde düşmeyiz.
Duaların olumlu etkisinin tespit edilemediğini öğrenmiş olması İsmet Berkan’ı neden bu kadar memnun ettiğini elbette bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki, duasız hayatın gerçekten de çok sıkıcı olacağı. Eller kalktığında dokunuyor, işitiliyor ve hissediliyor gibi olmanın heyecanını anlatmak mümkün mü?