Forum Hafızoğlu

Tam Versiyon: İşitme Testiyle Ani Bebek Ölümü Sendromu Riski Belirlenebilir
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.

<!-- / icon and title --><!-- message -->
Amerika’da yapılan yeni bir araştırmada, yapılacak basit bir işitme testinin, yeni doğan bebeklerde görülen ani bebek ölümü sendromu riskinin belirlenmesine yardımcı olduğu belirlendi.

Dünyada yaklaşık her 1000 bebekten biri ani bebek ölümü sendromu nedeniyle yaşamını kaybediyor. Bu sendrom daha çok 2-4 aylık erkek bebeklerde görülüyor.

Regional Tıp Merkezi ve Çocuk Hastanesi’nde Dr. Daniel D. Rubens ve çalışma ekibinin yürüttüğü çalışmada, bu sendrom nedeniyle hayatını kaybetmiş 31 bebeğe ait veriler incelendi.

Araştırmacılar, bu bebeklerin hepsinde diğer sağlıklı bebeklerden farklı olarak, sağ iç kulaklarına ait işitme testi sonuçlarının dikkat çekici olduğunu belirtiyorlar.

Yapılan standart yenidoğan işitme testinde, ani bebek ölümü sendromu sonucu hayatını kaybetmiş bebeklerin test sonuçlarının, diğer bebeklere göre dört puan daha düşük olduğu tespit edildi.

Rubens, ayrıca sağlıklı yenidoğanlarda sağ kulağın sol kulağa göre daha güçlü olduğunu belirtiyor. Ancak bu sendromun görüldüğü bebeklerde sağ kulağa ait test sonuçlarının sol kulağa göre daha düşük olduğunu açıklandı.

İç kulakta hem işitme hemde denge fonksiyonlarında etkili olan saç hücreler bulunuyor. Rubens, saç hücrelerin kandaki karbondioksit seviyesinin beyine iletilmesinde önemli bir rolü olabileceğini, ve saç hücrelerinde oluşan hasarın, solunum kontrolünü etkileyerek ani bebek ölümü sendromuna neden olabileceğini belirtiyor.

Bu buluşun bu konuda yapılan araştırmalara yeni bir ışık tutacağını düşünen Rubens ekliyor: “Basit, standart işitme testi ile bebeklerdeki ani bebek ölümü sendromu riskini belirleyebilir, ve bu trajik olayı önlemek için tedbirler alabilriz.”

Rubens bu alanda daha fazla araştırmanın yapılması gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: “İç kulak fonksiyonlarıyla ani bebek ölümü sendromu arasındaki bağlantıyı tüm yönleriyle araştırmak gerekiyor.”

Early Human Development’ın Temmuz sayısında bu çalışmaya yer verilmişitir.
<!-- / message -->