DÖRDÜNCÜSÜ İSLAM HİLAFETİNİN YIKILIŞINDA YAHUDİNİN ROLÜ

 

 

Kendilerini yeryüzünün hükümdarları olarak ilan eden yahudi şeytanları, yahudi yılanının kuyruğunun Kudüs’te sabit bir şekilde durduğunu, onlar için dünya halkı parçalanıp, yeryüzünde mutlak bir hakimiyet sağlayıncaya dek başının ve gövdesinin yeryüzünde dolaşarak zehrini akıtıp yahudilerin haksız istekleri karşısında duran her bir insanı sokmaya devam edeceğini ve o zaman yani yahudiler hakimiyeti ele geçirince yahudi kralının, inşasının tekrar yapmayı planladıkları Süleyman mabedinden halkı yönetmesi ve bütün aleme hükmetmesi için yılanın başının tekrar Kudüs’e döneceğini itiraf ettiler.

 

Öldürücü sokuşuyla yahudi yılanı, İslam hilafetini yıkmak için tarihte görüldüğü gibi faaliyete geçti.

1901-1902 senelerinde kendisinin ziyaretine gelen Hertzel’in başkanlığındaki uluslar arası siyonist baskısıyla karşı karşıya kalan Sultan II.Abdülhamit yahudilerin ona teklif ettikleri büyük miktarlarda mal ve para yardımına karşılık yerleşmek istedikleri Filistin’i ondan istemeleri üzerine onlara şiddetle karşı çıktı ve onları hiçe sayarak haksız istekleri ve altınlarıyla onları baş başa bıraktı.

 

Sultan Abdülhamit’in bu konuda yahudilere söyledikleri aşağıdaki metinde yazılıdır:

 

“Doktor Hertzel’e Filistin’i isteme konusunda ciddi bir adım atmaması gerektiğini öğütleyiniz. Çünkü ben Filistin topraklarının bir karışından bile vazgeçemem. Bu topraklar benim mülküm değildir. Bilakis buraları müslüman ümmetine aittir. O yüzden yahudiler Filistin’i almak için teklif ettikleri milyonları ceplerine koysunlar.Zaten bir gün  gelirde hilafet devleti parçalanırsa muhakkak o zaman Filistin’i bedava alabilirler.

 

Ama ben hala yaşıyorum. Bedenime saplanan hançerin verdiği acı bana hilafet devletinden alınmış bir Filistin’i görmekten daha az acı verir. Bu kesinlikle gerçekleşmeyecek bir istektir.

 

Biz hayatta olduğumuz halde, vücudumuzun parçalanmasına asla müsaade etmeyeceğiz.

 

 Sultan II.Abdülhamit İstanbul 1901

 

Kendi haksız istekleri karşısında Abdülhamit’in kesin ve sabit kararının farkına varan yahudiler, onu tahttan indirmek için planları arttırdılar ve bu amaçla en önemlilerini masonların ve dönmelerin[1] (..İttihat ve Terakki )oluşturduğu İslam alemini parçalamaya uğraşan uluslar arası ve Arap alemindeki hain ve şerli kuvvetlerden yardım istediler.

 

Osmanlı’da hilafeti kaldırarak İsviçre’den getirdiği beşeri kanunlara göre vatandaşları yöneten kişi,II.Abdülhamit’i 1909 senesinde tahttan indirme planını yapan İttihak ve Terakki cemiyetinin en bariz seçkin üyelerinden biriydi.

Sultan Hamit’in tahtan uzaklaştırılıp yerine İttihat ve Terakki cemiyetinin mücrimlerinin geçmesiyle artık İslam alemine birbiri peşi sıra musibetler gelmeye başladı.

 

Sultan II.Abdülhamit’in kötülüklerinden ne kadar bahsedilirse bahsedilsin onun bu haksız iftiralar ve uydurmalardan beri olduğunu şu şekilde ispat etmek mümkündür.

 

1-Bir kere Abdülhamit’i tahttan indirmek için planlar yapanlar İslam’ın düşmanıydılar.

 

2- Abdülhamit saltanatı boyunca daima İslam devletini korumayı amaçlamıştır. 

 

3-1909 senesinde yani Abdülhamit’in tahttan indirilişinden hemen sonra İstanbul’a yahudi ve mason hakimiyetinin yerleşmesi akabinde parçalama operasyonuna girişilerek yahudi dalkavukları tarafından hile ve aldatmacalarla kandırılanlar Arap milliyetçiliği yapmaya ve aynı şekilde İstanbul’da bazıları Turancılık ve Milliyetçilik sancaklarını yükseltmeye başladılar. Böylece aynı topraklarda hem Arap milliyetçiliği ve hem de Türk milliyetçiliği yaygınlaştırıldı.

 

En üzücü taraf ise sözde müslüman yazarların büyük çoğunluğunun  (!) sultan II.Abdülhamit’i kötüleyen onu yeren masonist yahudilere uyduğunu onları taklit ettiğini görmektir.

 

Günümüzde, Abdülhamit’i sarhoş, zalim, fasık ve vahşi olarak gösteren yahudi yalanlarını destekleyen nice kitaplar yayınlanmıştır.

 

Siyonist, milliyetçi, haçlı, mason propaganda ve reklamları Osmanlı imparatoru Sultan II.Abdülhamit’e yakıştırdıkları alçak ve rezil sıfatların gerçekten de Abdülhamit’de varolduğunu halka kabul ettirmede başarılı oldukları gibi İslam hilafetini kökünden söken müslümanların siyasi varlığını parçalayan, öldürücü sokuşuyla yahudi yılanını başını temsil eden meşhur şahsiyeti halkın gözünde en büyük kahraman olarak göstermeyi çok iyi bir biçimde becerebilmiştir.

 

Kahraman olarak reklamı yapılan bu habis ruhlu alçak kişi İslam hilafetini kaldırarak cumhuriyet sistemine geçti.İslam kisvesi altında satılmış imamlar vesilesiyle Cuma hutbesi vererek hatta askerlerin önünde imam olarak (günümüzde bazı tağutların namaz kıldırması veya cemaatle aynı safta yer alması gibi ) müslüman halkı aldatmayı başardı ve kendilerine güya alim denen zayıf karakterli alim taslaklarını az bir paha karşılığında satın aldı, onları İslam hilafetini kötüleyip kendi nefsi kanunlarını övmeye çağırdı ve bunda da olağanüstü bir başarı sağladı. Onları istediği amaçlar doğrultusunda kullandı.

 

 Bu şahıs İslam hilafetini yıkmayı başardıktan sonra; yahudi dostlarının siyonist emellerini gerçekleştirmek için aşamalı olarak bazı inkılapları yapmaya başladı.

 

İşte aşağıdakiler yahudi dostlarının isteği üzerine bu şahsın gerçekleştirdiği inkılaplardır:

 

1 –İslam hilafetinin kaldırılması.

2- Türkiye’yi diğer İslam devletlerinden ayırma ve böylelikle büyük İslam devletini bölme çalışması.

3- Dini devlet işlerinden ayırarak laiklik ilkesini benimsetme.

4- Gerçek ve dininde samimi İslam alimlerine çeşitli baskı ve işkenceler uygulamak. Bu amaca yönelik olarak birçok müslüman alim öldürüldü ya da darağacında sallandırıldı.

5- Mescitlerin çoğu kapatıldı. Arapça ezan okumak ve namaz kılmak yasaklandı.

6- Halka İslami giysileri giymeleri yasak edildi ve Avrupa giyim tarzını takip etmeleri mecbur kılındı.

7-Evkaflar kaldırıldı.

8- Şer’i kanunlar kaldırıldı.Yerine İsviçre’den getirilen medeni kanunlar kondu.

9- Cuma günündeki haftalık tatil Pazar gününe alındı.

10- İslam şeriatına dayanan her iş evlilik ve miras hukuku kaldırıldı, çok evlilik yasaklandı ve mirasta erkekle kadın eşit tutuldu.

11-Serbestlik adı altında genç erkek ve kızlar ahlaksızlığa sevk edildi.

12- Öğretim şekillerinin bütününde İslami öğretim kaldırıldı. Kur’an kursları kapatıldı. Türklerin bin yıldır kullanmakta olduğu Arapça harfleriyle Latin harfleri değiştirildi.

13- Halkı İslam’dan uzaklaştırmak ve de tamamıyla soyutlamak için Arapça kelimeler Türkçe’den ayıklandı.

14- Türkiye Almanya’dan kaçan yahudi alimlerine kapılarını açtı ve onları Türkiye’de yeni açılacak olan üniversitelerin öğretim kadrolarında görevlendirdi.

Son olarak mason dostlarının bu kişi hakkındaki sözlerini kaydedelim:

1918 yılındaki Türk Devrimini gerçekleştiren mason kardeşimiz, yahudi ümmetine büyük bir fayda verdi, hilafeti ortadan kaldırdı. Hilafeti yıktı. İslam devletinden İslam dinini yok etti. Vakıf bakanlığını ortadan kaldırdı .Bunlar ve benzeri inkılaplar İsrail devletinin gerçekleştirmek istediği amaçlarından değil midir? Mason kardeşlerimizin arasından şimdiye değin  ve daha sonra bu büyük kardeşimiz kadar başarılı olan birisi çıkmamıştır.

 

Şurası bir gerçektir ki:

Uyruğu ne olursa olsun yahudi her şeyden önce yahudiden zahiren hangi düşünce ve ilkeyi benimserse benimsesin aslında bundaki amacı bu benimseyişiyle milletine hizmet vermektir. Yahudi milletinin çıkarına uygun olduğu sürece uyruğunu ona göre ya İngiliz yada Amerikan veya Fransız yahut Arap olarak seçer. Seçmiş olduğu uyruk ne zamanki yahudi çıkarına ters düşse işte o zaman o sadece bir yahudidir. Bunun içindir ki  benimsediği uyruğu bir kenara atarak asıl hüviyet ve benliği olan yahudiliğini muhafaza eder.[2]

 

Yahudi içinde bulunduğu ülkeyi içten içe kemirmek ve bozguna uğratmak ve tahrip etmek için durumuna göre zahiren ya müslüman yada hristiyan görünür.

 

Her nerede bir mezhep yada din veya ilke yahut felsefi bir durum çıksa onu desteklemek için adeta yarışırlar.

 

Kendi görüş ve inançlarını paylaşmayanlara çeşitli vesilelerle hücum ederek onları sustururlar. Kendi fikirlerine uygun düşen ve amaçlarına hizmet eden düşünceleri övdükleri gibi sahip oldukları düşüncelerini destekleyenlere de rahat yaşama imkanı sağlarlar.

 

Yahudi Karl Marx insan fıtratını bozan sosyalizm ve komünizmin mimarıydı.

Yahudi Durkheim aile nizamını bozan ve yıkan sosyalizmin başını çeken kişiydi.

 

 

Yahudi Jean Paul Sertre varlık ve hiçlik teorisini ortaya koyan birisiydi. Yahudi Freud, kudurmuş ve bozulmuş cinsiyete yönelik kaideleri içeren psikolojinin baş mimarıydı.

 

Yahudi Dizraili[3] amaçlar bütün araçları mübah görür düşüncesine dayalı siyasetin kurucusuydu.

 

Yahudiler, sonuçta yeryüzünün parçalanması, ahlakın, nizamın, dinlerin ve milletlerin yok olması için birbirlerine zıt görüş ve mezhepleri bu uğurda kullanmaktadır.

 

Onların fertleri ve grupları kapitalizm, komünizm, m, demokrasi, milliyetçilik, liberalizm, kavmiyetçilik, varoluşçuluk, ilericilik, cumhuriyetçilik....v.s. gibi düşünce ve izlenimlere çağırdıklarını görmekteyiz. Onların bundaki yegane amaçları uluslar arası bir İsrail devleti kurabilmektir. Bu nedenle farklı görüş, fikir, nizam ve partilerden kendilerinin savunuculuğunu yapacak taraftarlar edinerek onları kullanıyorlar.

 

Birinci Dünya Savaşından sonra birleşmiş milletler örgütünün kurulması girişiminde bulunanlar yine onlardı. Bu kuruluşta bulunan görevlilerin çoğunluğunun bu sefer de yahudiler teşkil ediyordu. Onlar ikinci dünya savaşından sonra birleşmiş milletler örgütü ve güvenlik meclisini kurdular. Bu örgüte mensup devlet reislerinin çoğunluğunun yahudiler, onların yardakçıları ve onların okullarında yetişenler oluşturmaktaydı. Bizzat güvenlik meclisi yoluyla yeryüzünün bütününe hakim olabilmek için adına veto dedikleri reddetme hakkının sadece dizginlerini ellerinde bulundurdukları devletlere verdiler.[4]

 

“Arap Devletleri Birliği”de yahudi icadıdır.

Yahudiler, Fransız, İngiliz ve Komünizm devriminden sonra doğu ve batı Avrupa’da da egemenliklerini tam rayına oturtunca Filistin’de devletlerini kurmaya teşebbüs ettiler. Ne var ki önlerinde İslam Hilafeti engeli vardı. Bu yüzden plan , hile, aldatmaca yolunu seçerek önce parçala sonra yok et, siyasetini uygulamaya geçtiler ve milliyetçilik sloganları atarak şöyle dediler: Muhakkak İslam mutsuzluğunuzun ve belalarınızın nedenidir. Şayet siz yüce bir yaşanı istiyorsanız, milliyetçiliğe tutunmanız ve İslamı bir kenara atmanız gerekir. Böylelikle milliyetçilik sancağı altında bağıran fertler ortaya çıktı.

 

  Böylece yahudilerin emriyle İngiltere 1945 yılında Mısır’ın liderliğinde Arap Devletleri Birliği kurulmasında başarılı oldu.Oysaki bu birliğin amacı okyanustan körfeze kadar Arap’ları tek bir çatı altında toplamaktı ama her nedense II.Dünya savaşına kadar bir olan Arap topluluğu savaştan sonra 22 devlete bölündü.

 

Yahudiler, tekrar küçük bölgelere parçalansın diye Arapları milliyetçiliğe sevk ettiler. Ama bu milliyetçilik anlayışında yahudilerin lehinde gelişen çok değişik bir yön vardı. Çünkü burada direkt bir Arap milliyetçiliği yapılmıyor aksine mısırlılara “Mısır ancak  Mısırlılarındır” veya “Yemen ancak Yemenlilerindir” veya “ Irak ancak Iraklılarındır” veya “Kuveyt ancak Kuveytlilerindir” diyerek halklarının hepsi Arap olan ülkelerde ayrılık çıksın diye ülkelere ve sınırlara bağımlı bir milliyetçilik anlayışı getiriliyor. Bu şekilde Arap ülkeleri içten birbirini yıkacak ve bu enkaz üzerinde yahudiler devletlerini kuracaktır. Bilinmesi gereken bir şey vardır ki İslamsız Arap bir hiçtir.Araplar ancak İslama dönmekle ve tevhidi anlamakla kendilerini yahudilerin bu tuzaklarından kurtarabilirler.

 

  Yahudiler yeryüzü enkazı üzerine İsrail krallığını  kurmayı çabuklaştırmak için III. Dünya savaşının planlarını şimdiden yapmaktadırlar.

 

Herhangi önemli bir sorun olmasa da büyük yahudi bakanları belirli bazı vakitlerde periyodik olarak veya her ne zaman başları tehlikeli bir bulanıma girerse dünya yahudileriyle alakalı her meseleyi ortaya koymak ve yeni planlar çizmek amacıyla Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de gömülü en büyük yahudi hahamı İbn-i Yehuda’nın kabri başında toplanırlar.Miladi 1954 senesinde Haham Amanuil Ivanoviç Avrupalı yahudi liderleri ve hahamlarının hepsinin katıldığı gizli bir toplantıda çok tehlikeli ve tarihi öneme sahip bir konuşmada bulundu.C.I.A ise bu konuşmayı ortaya çıkardı ve yayınladı.

 

 

Konuşmanın metni şu şekildedir:

“Biz gelecek bir çatışma vuku bulmadan önce II.Dünya savaşının üzerinden en az 20 yılın geçmesini arzuluyorduk...Ancak, dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan yahudilere karşı beliren düşmanca hareketler bizi gelecek birkaç sene zarfında III. Dünya Savaşını çıkarmak için yeni çalışmalar yapmak mecburiyetinde bıraktı.

 

1930 yılından bugüne dek ve daha sonra uyguladığımız Almanya’yla Amerika arasında karşılıklı bir kine yol açan propaganda hamlelerimizle ikinci dünya savaşına neden olduk. Şimdi ise buna benzer propagandaları, Amerika ve Rusya’yı her ikisini ayrı ayrı uçlarda tutarak böylelikle aralarında kalan küçük devletleri bu tarafa mı tutacağı noktasında onları taraf tutmaya mecbur bırakarak yani cepheleri iki cepheye indirip Amerikanın yada Rusya’nın (ki buralardaki emir komuta zinciri yahudilerin elindedir.)yanında savaşta yer almak suretiyle yahudilerin işlerini kolaylaştırma ve böylece bütün yeryüzüne yayma faaliyetlerimize başlamış durumdayız. Uluslar arası bir savaş çıktığı zaman da İsrail devleti tarafsızlığını ilan edecek. Böylelikle can çekişmekte olan devletlere heyetler gönderip orayı tahakkümü altına geçirecektir.

 

İşte ozaman yarış devri başlayacak ve biz yahudiler özlemini çektiğimiz dünya hakimiyetini ele geçirmiş olacağız. Bize bunda zekamız ve potansiyelimiz yardımca olacak, o zamanda başka dinler olmayacak. Çünkü başka dinlerin varlığı bizim hakimiyetimize büyük tehlikedir. Yahudilik böylece bütün dünyaya sirayet edecek.

 

Bazı durumlar halkımızın bir kısmını feda etmeyi gerektirmektedir. Nasıl ki birkaç bin yahudiyi öldürdü diye Naziye veryansın yaparak onları savaş suçlusu ilan ettik aynı şekilde Amerika ve Rusya’yı bir kaçımızı öldürmeleriyle savaş suçluları olarak ilan edeceğiz. Dünyaya hakim olma yolunda birkaç bin yahudinin feda edilmesi çok fazla bir bedel değildir”

 

İşte bunlar yahudi hahamının belki de  en büyüğünün ağzından çıkan sözlerdir.

Günümüzde olan olaylar bu hahamın söylediklerine en güzel şahittir.

Amerika ve Rusya arasında olan karşılıklı suçlamalar, casusluklar, tuzaklar, plan , hile ve aldatmacalar ve de savaşlar (ki hepsi yahudi tezgahından çıkmaktadır) Hahamın bu söylediklerine en büyük şahittir. İki devlet arasında karşılıklı kışkırtıcılık yapan yahudinin bu üçüncü  dünya savaşından karı ise hiç şüphesiz İsrail krallığının bir an önce kurulmasının sağlanmasıdır.


 


[1] Bunlar İspanya’dan kovularak Selanik civarına yerleşmiş zahiren kendilerini müslüman gösteren ve İslam devletinin yıkılması için gizli çalışmalar yapan yahudi topluluk.

[2] Bilinmesi gerekir ki  yahudiler dışa kapalı bir topluluktur. Kendi dışındakilere yahudilği tebliğ etmezler. Çünkü kendi dışındakiler asla yahudi olamayacaklar. Bir kişinin yahudi olabilmesi için tek yeterli gerekçe annesinin  yahudi olmasıdır. Hala İsrail mahkemelerinde babası yahudi olupta annesi yahudi olmayan kişilerin yahudiliği kesinlikle kabul görmüyor.

[3] İngiltere’nin başbakanı. Zahiren Hıristiyanlığı seçmiş gibi görünen yahudi asıllı olan Disraili İngiltere’de 2 dönem başkanlık yapmıştır.

[4] İnsan hakları genel bildirisini yahudi Kazin hazırlamıştır.Milletler cemiyetini kuran ise yine yahudi olan Lidba Filovski’dir